28 Mayıs...

Dünkü Yeni Asya'dan Size köşesinde bir kez daha ifade edildiği gibi, sandıktan çıkan sonucu saygıyla karşılamak, siyasete bakışımızın ana prensiplerinden biri.Ama bu sonucun demokratik değerlere ve hakkaniyet ölçülerine uygunluğunu sorgulamak da yine aynı prensiplerin bir gereği. Meselâ seçimlerin hür, âdil ve eşit şartlarda yapılmasını savunuyoruz. Peki, 28 Mayıs'ta yapılan seçimde bu şartlar tahakkuk etti mi Tek adam rejimiyle kurulan sistem ve bu sistemle yapılanlar ortada. Böyle bir sistemle alınan sonucun iktidar için "büyük başarı ve zafer" olarak gösterilmesi ne kadar doğru Bu yorum ancak şartların eşit olduğu bir yarış söz konusu ise geçerli olabilir. Aksi halde yine tek taraflı bir algı operasyonu olmaktan öteye gidemez ve hakkaniyete uymaz. Muhalefet, süreçteki diğer hataları bir tarafa, özellikle bu adaletsiz sistemle iştirak edilecek bir seçimin yine böyle bir sonuç doğuracağını öngöremediği için eleştirilebilir. Ancak bu şartlarda herşeye rağmen seçmenlerin yarıya yakınından destek alabilmesinin küçümsenmemesi gereken bir başarı olduğunu gözardı etmemek kaydıyla. Ne var ki, sonuç olarak adalet, demokrasi ve değişim umuduyla sandığa giden 25 milyonu aşkın insan yine hayal kırıklığı içinde. İşin bu cihetine bakan ve hemen hepsi yurt dışında olan bazıları "Bu rejimin seçimle bertaraf edilmesi mümkün değil, tek çare halk hareketi" diyorlar. Kast ettikleri ayaklanma ve isyan ise ülkeyi iç savaşa götürür