15-20 Temmuz yargısının beyhude direnişi
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Can Atalay davasında AYM'nin verdiği ikinci ihlal kararını da tanımamasıyla tekrar alevlenen geriliminin asıl sebebi, kriz ilk patlak verdiğinde de ifade ettiğimiz gibi, Yargıtay onayından geçen kimi davalar için yapılan bireysel başvurularda AYM'nin ard arda verdiği ihlal kararlarının Yargıtay'ı rahatsız etmesi.
AİHM'in Yalçınkaya kararı işin içine girince bu rahatsızlık iyice tırmandı. Çünkü bu kararla, Yargıtay'ın 15-20 Temmuz sürecinde onadığı bütün mahkûmiyetler, dayandırıldıkları kriterlerle birlikte ıskartaya çıktı. AYM Yalçınkaya kararının gereğini hâlâ yerine getirmemiş olsa da, Can Atalay davasındaki duruşuyla, sonuç olarak temelde o kararla örtüşen bir tercih yapmış oldu.
İşin özünde, terör yorumundaki farklılık yatıyor. 15-20 Temmuz yargısı terör tanımını iyice çığırından çıkararak, terörle uzaktan yakından en küçük bir alâkası olmayan insanlara "terörist" yaftası vurdu. Hukukîlikten çok uzak siyasî ve keyfî kriterlerle, görülmemiş hukuksuzluklara imza attı ve inanılmaz mağduriyetlere sebebiyet verdi.
"Terör örgütü üyeliği veya propagandası" suçlaması, bütün bu hukuksuzlukların dayanağı yapıldı. Ağır ceza mahkemeleri tarafından verilen mahkûmiyet kararlarının onanıp infaz edilmesinde de Yargıtay'ın, daha önce 16. Ceza Dairesi olarak görev yapan, ama o dairenin kapatılmasıyla 3. Daire olarak devam eden birimindeki dört heyetten biri olan ve üyelerini Yargıda Birlik Derneği mensuplarının oluşturduğu ekip kilit rol oynadı.
Ve AYM, son örneğini Can Atalay dosyasında gördüğümüz bazı "terör" davalarında verdiği "hak ihlali" kararlarıyla bu işleyişin tekerine çomak soktuğu için hedef oldu.
Görünen o ki, söz konusu hukuksuzlar için 3. CD'yi kullanan tek adam rejimi, bu dönemde yaptığı çok tartışmalı üye atamalarına rağmen, AYM'yi, Yargıtay'da olduğu gibi istediği kıvama getirememiş olmaktan rahatsız. AYM, bilhassa 15-20 Temmuz sürecinde hak ve özgürlüklerin güvencesi olma noktasında, olması gerekenin çok gerisinde kalan bu haliyle bile, verdiği hak ihlali kararlarıyla tek adam rejiminin "keyfini kaçırıyor" ve tamamen teslim alınmak isteniyor.