Manda devlet IV

Olgu, olay ve sorununsorunların mahiyet ve niteliklerini içeren uygun kavramlar kullanılmadığı takdirde, ileri sürülen veya ortaya konulan düşünceler, görüşler ne kadar doğru olsalar da, tam açıklayıcı olamayabilir. Oysa doğru ve uygun kavramlar, ileri sürülen düşünce ve görüşler istenilen düzeyde olmasa, birtakım eksiklikler taşısa bile, önünde sonunda kendini yatağını bulur. Dolayısıyla olayın, olgunun ve sorunun mahiyetini ve niteliğini doğru bir şekilde ortaya koyma imkânı verdiği için çözümünü de gösterebilir, sonuca ulaşmayı sağlayabilir.

Batılı emperyalist politikaların uygulanma sürecinde, yer ve dönemler itibariyle, asıl sorunları perdeleyici kavramlar üretmeyi daima göz önünde tutmuştur. Elbette bu kavramlar, kendi bağlamları içinde sahip oldukları anlam ve nitelikleri belli ölçüde çağrıştırıcı etkiler doğursa da, emperyalist politikaların uygulanmasını sağlamaktan öteye bir sonuç doğurmamıştır.

Sözgelimi "Ortadoğu" kavramı, ilk çağrıştırdığı anlam coğrafi bir tanımlama gibi gözükmektedir. Oysa çeşitli çağrışım anlamlarının ortaya çıkmasına yol açan bu kavramın ifade ettiği düşünülen veya varsayılan coğrafyanın tarihi süreçte oluşturulan bir tanımı vardı. Mesela "Mezopotamya" ya da "Akdeniz" gibi. Bu adlandırmalar kendine özgü bir coğrafya, bir iklim, bir nüfus, bir kültür vb. ifade etmekteydi. Yakın zamanlarda, İngilizlerce kullanılmaya başlandığı söylenilen "0rtadoğu" kavramı, bu dünyanın kendi tarihinden, geçmişinden, kültüründen, hatta kimliğinden soyutlanmasının önünü açmıştır.

Söz konusu coğrafya tarih boyunca inanç, düşünce, bilim başta olmak üzere toplumsal, kültürel, uygarlık alanlarında başlangıçlara, yayılmalara, etkilemelere ve etkilenmelere, çatışmalara, savaşlara sahne olmuştur. Ancak barışların, insanlığa yeni çağrıların da gerçekleşmesinde adeta öncülük de etmiştir. Bu öncülüklerden birisi, aynı zamanda en kalıcı olanı, İslam'ın, hem bir inanç sistemi, hem de bilim, düşünce ve sanat zenginliği oluşturucu kaynağı olmuştur. İşte bu olguyu dönüştürüp ortadan kaldırıcı işlevi gören "Ortadoğu" kavramı yerleştirilmiştir. Öncelikle bu kavram, İslam ve Müslüman halklar olgusunu kendi içinde bulanıklaştırıp var olagelen bütünlüğünü belirsizleştirmiştir. Böylece iç doku ve yapı bütünlüğü, çeşitli yapay unsurlar aracılığıyla birbirine duyarsız, bağlantısız, ilişkisiz parçalara bölünmüştür. Ne var ki, en olumsuz durumlarda bile, bilinç dışı güdülerle bile olsa bir hatırlayış, bir arayış kendini duyurabilmektedir yine de.