HAYATIN ŞİİRİ
"babam, uzun yol şoförü olacağı ayaklarından belli
yanında yaşlı adam gözleri çıplak
ve terzi pantolonuyla dikilmekte, sonsuz bakmaktadır
parabol gökyüzü ve deniz paralel bir sınır çekmiş
çekilen denize bir nağra piştova benzer atları
yani yelelerini havalandırmıştır.
dedemin torunu yani ilk torunu ben yani babamın oğlu
kadıköy vapurunda bir kızla ufku kız(ıl)lığından
ayıramamışımdır
gemiardı köpüğüyle yüzümde yüzülen sular denizinde
işte o kız küpelerine kulaklarını aramaktadır."
"İntihar İlacı" şiirinin "IVözgeçmiş" bölümünde Hüseyin Atlansoy (İntihar İlacı, 5. Baskı, Hece Yayınları, Ankara 2025, s. 38) bir "durum" betimlemesi yapar.
Bir başka "durum" betimlemesi de şöyledir:
"Ben muhacirim. Deliorman'dan gelmiş bizimkiler. Çıplak ayaklarıyla girmiş fotoğraflara dedem. Enine ve boyuna sağlam duruyor fotoğraflarda babam. Babaannemin ismi Sadife yani sedefler. İşte o sedeflerden saçılmışız bir yeryüzüne. Toprağa, bahçeye, buğday ve tohuma. Küçük ve güzel bir sedef kolye olarak taşınmışız, sevdiklerimizin göğsünde. Yani ben kolyemi geri almam.
Yani ben
Hiç."
(Kaçak Yolcu, 4. Baskı, Hece Yayınları, Ankara 2025, "Hiç", s. 20)
Hüseyin Atlansoy, şiiri kurarken, onu hayat olgusundan yalıtarak değil, onu şiirin içine katarak oylumlu anlamlarıyla betimliyor. Böylece, hayatın gündelik akışının aslında bir şiir damarı üzerinde devinip durduğuna yoğunlaştırdığı dikkatleri kayda geçiriyor. Bu arada Türkçenin somutu adlandırma niteliğinin aynı zamanda çeşitli imgeleme imkânına açık duran niteliğinin, şiirin kuruluşunda ve işleyişinde sunduğu imkânların örneklendirildiğini de gözlemliyoruz. Birtakım tarihi olay veya durumların doğal bir anlatımla bilinç altından bilinç düzeyine çağrışımlarla taşınabileceği sergilenebilmektedir.
Sözgelimi "İyi Günler İlerde Anneanne" şiiri, şimdiki "durum"un sadece bir gözlemini yansıtmanın ötesinde, geleceğin nasıl olacağı, olması gerektiğinin bir çağrışımını da duyumsatır, umudu canlı tutar.
"İyi günler ilerde anneanne
İyi günler ilerde
Bense yirmidört saatlik