Uyuşturucu gerçeği ve üç temel hedef
Önce bazı sert gerçekleri hatırlayalım.
Dünyada uyuşturucu pazarı yıllık 450 milyar dolar ila 600 milyar dolar arasında bir ekonomiye oturuyor. Bu ekonomi, 290 milyonu aşkın ve çoğunluğu gençlerden oluşan bağımlılardan temin ediliyor. Dünyadaki tüm ölümlerin yüzde dört buçuğu da uyuşturucu ve alkol bağımlılığına bağlı olarak gelişiyor. Bağımsız kuruluşların ve STK'ların yaptığı güncel araştırmalar, Türkiye'de 2 milyon uyuşturucu bağımlısı olduğunu ortaya koyuyor.
Bu gerçekler etrafında basit bir hesaplama yaparsak Türkiye'de yarım milyar ila bir milyar dolar arası bir uyuşturucu pazarı, 100 bine yakın bir uyuşturucu marketi çalışanı ve on beş bine yakın bir ölüm rakamı ile karşılaşmamız olası. Her ne kadar hastane çıkışlı resmi rakamlar bu ölüm rakamlarının binli rakamları bile bulmadığını söylese de durum öyle değil. "Kalp krizi" diye geçiyor kayıtlara pek çok bağımlının ölümü.
Şimdi de bazı başka sert gerçeklerden söz edelim.
Dünyada da Türkiye'de de dolaşımdaki uyuşturucu maddelerin yüzde sekizi ila onu ele geçirildiğinde "Uyuşturucu ile mücadelede çok başarılıyız" deniliyor. Yıllık 8-10 bin bandında satıcı-torbacı yakalandığında "destan yazdık" deniliyor. Bu da son derece normal aslında. Çünkü dünyanın uyuşturucu ile mücadeleden anladığı ortalama bu. Amerika'da da bu, Fransa'da da bu, İzlanda'da da bu.
Türkiye, uyuşturucu ile mücadele konusunda bu ortalamaların altına uzun süredir düşmüyor düşmesine de gel gelelim bu mücadeleden elde edilecek bir şey olmadığı da tüm dünya için gün gibi ortada.
Uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele etme konusunda da manzara üç aşağı beş yukarı aynı. "Başlatmamak, bağımlı hale gelmesine engel olmak ve bağımlılıktan kurtarmak" üç adımının üçünde de dünya ortalamasında başarılı sayılabilecek bir ülkeyiz.
Burayı konuşalım.
Uyuşturucu kullanımı ile mücadelede bağımlı sayısını artırmamak bir hedef. Başlayanın bağımlı hale gelmesine engel olmaya çalışmak bir hedef. Bağımlıyı bağımlılığından kurtarmaya çalışmak bir başka hedef.
Burada en çok zorlanılan kısmın bağımlı tedavisi olduğunu rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. Orası sorunlu bir alan. Yeşilay başta olmak üzere bu alanda çalışan pek çok kurumumuz var ama bağımlılık tedavi merkezlerimizin yatak kapasitesi ve mantalite bakımından yetersiz olduğunu da bütün uzmanlar ifade ediyor.