Ölüm ve diriliş arasında bir 2024 fotoğrafı

2024'te ölen Gazzeliler değildi kuşkusuz. Hatta rahatlıkla diyebiliriz ki 2024'te "ölmeyen" tek topluluk Gazzelilerdi. İnsanlık, gözünün önünde, canlı yayında olup biten bir soykırıma lal kesilerek ölmeyi seçerken, Gazze halkı yaşamayı ve direnmeyi tercih etti.

Aslında son derece basit bir şey yapabilirdik. Bizler de yaşamayı seçip çıplak ellerimizle direnebilirdik İsrail isimli terörist organizasyona ama sonu gelmez bahaneler ve avuntularla sürdürmeyi tercih ettik ölülüğümüzü. "Gazze'den sonra insanlık bir daha hiç eskisi gibi olmadı" yazacaklar ardımızdan. Buna hepimiz emin olabiliriz artık. Bir sürü politik bahane, bir dünya siyasi manevra ile sinik, uyumlu, aşağılık bir "insan olma" durumu söz konusu artık hepimiz için. Ölüyoruz sürekli.

Tülay Gökçimen abla şunu yazmış: "Tüm dünya Müslümanlarını bir yana koyun, Doktor Husam ebu Safiye'yi öbür yana; insanlıkta, gayrette, cesarette, mücadelede, azimde, sabırda doktor ağır basar. Buna emin olabilirsiniz."

El artırıyorum. "Tüm dünya Müslümanlarını" değil, "dünyadaki tüm insanları" olmalı doğrusu.

Bu, burada bir dursun.

2024, Müslümanlar ve aslında tüm insanlık için "keskin bir hüzün yılı" olarak kapanacakken bir şey oldu biliyorsunuz. Suriye'nin asil, sabırlı, güzel insanları ülkelerinin geleceğine karar verebilmek için inisiyatif aldılar ve hem oluş bakımından, hem de olduktan sonraki seyri bakımından modern zamanların en önemli devrimini gerçekleştirdiler. Üstelik ne Air France uçağından inip ilk iş olarak kendisine destek veren sosyalistlere kazık atan Humeyni'nin devrimine benziyordu bu devrim, ne de emperyalist destekli renkli devrimlere. Kendilerini demir yumrukla yöneten, İran'ın ve Rusya'nın desteğiyle milyona yakın insan öldüren bir zalimi, herhangi bir emperyalist merkezin desteği olmadan yerle bir ettiler 12 günde.

Şimdi, İran'ından İsrail'ine, Rusya'sından Kamalistine değin bu devrimin başına bir çorap örmek üzere devrede olan tüm kesimlerin "asıl korkusu"nun ne olduğunu hepimiz biliyoruz aslında. Suriye'de kurulacak "sağlıklı bir Sünni çoğunluk devleti"nin, hele hele Türkiye ile eşgüdümde bir sorun yaşamazsa bölgede neleri değiştireceğini hepsi senden benden daha iyi hesap ediyorlar. O yüzden panikle, yalan olduğunun on dakika içerisinde ortaya çıkacağını bile bile olmadık yalanlara sarılarak devrimi zayıflatmak, yok etmek istiyorlar. Çünkü buradaki bir "sağlık işareti"nin, hasta İslam ülkelerinde hangi sonuçlara yol açabileceğini hesap ediyorlar.

Barış Yarkadaş'ın, İsmail Saymaz'ın, Suavi'nin ve daha bilmem kimlerin paniğini doğru değerlen-direlim. Sağlıklı şekilde yoluna devam edecek bir Suriye'nin "seni başkan yaptıracağız" diye söz verdikleri isimleri boşa düşüreceğini görüyorlar. Suriye devriminin PKK üzerindeki etkisini seziyorlar. Abdullah Öcalan'ın "içerde" görüp tespit ettiklerini bunlar dışarıda çoktan tespit etmiş durumdalar. Suriye devriminin Lübnan'a, Mısır'a, Ürdün'e neler yapabileceğini görmüş durumdalar. Ve dahası, Suriye devriminin İsrail'in başına açabileceği tüm zorlukları hepimizden iyi biliyorlar.