Seni, bir insan diğerini kaç çeşit öldürebilirse o kadar çeşit öldürmek istiyorum. Bıçakla, kamayla, tabancayla, tüfekle, bombayla… Zehirle, iple, giyotinle, kılıçla, sopayla, taşla… Bir insan bir insanı kaç çeşit öldürebilirse o kadar çeşit işte.
İstiyorum ki ölmeden önceki son saniyende o bomboş gözlerinle bana bomboş bak ve seni niçin öldürdüğümü iyice anla. İşlediğin suçun cezasının sadece ama sadece ölüm olduğunu iyice anla. Seni cennetin beklemediğini iyice anla. Yerinin cehennemin dibinin biraz altı olduğunu iyice anla. Azabının sonsuz olacağını iyice anla.
İstiyorum ki ben seni öldürürken hiç tedirgin olmayayım. Asla bir pişmanlık hissetmem zaten; ama o son anda "bunu da bir anne doğurmuş, bunun da bir babası vardır, buna da bir kıymet vereni bulunur" diye de düşünmeyeyim. Hatta annenin, babanın, kıymet vereninin senin ölümünle üzülmesi mutlu etsin beni. Mest olayım kellen gövdenden ayrıldığında. Başın yere düştüğünde görevini yapmış insanların huzurunu bulayım. Kanın akarken "Elhamdülillah" diyeyim.
İstiyorum ki sadece seni değil, sana benzeyen herkesi ben, sadece ben, tek başıma, bütün gücümle, bütün neşemle, bütün öfkemle, bütün insanlığımla öldüreyim. Öldürmekten bir şey umulacaksa umduğum mutluluk olsun…
İstiyorum ki Hazret-i Ali'nin cümlesini tekrar etme bahtını yaşayayım. "Kardeşim Zübeyr ile o kadar çok kelle aldık ki üçüncü günün sonunda kollarım koptu yorgunluktan" diyeyim.
İstiyorum ki şu köhnemiş, çivisi çıkmış, kirlendikçe kirlenmiş, battıkça batmış dünyada insana en çok yakışanı yapabileyim ve durmaksızın, durak bilmeksizin öldüreyim seni. Seni öldürerek adaletin tam olarak sağlanmayacağını bile bile; çünkü seni öldürmenin adaletin ilk basamağı bile olmayacağını bile bile öldüreyim seni. İçimin soğumayacağını, öfkemin dinmeyeceğini bile bile öldüreyim.
Fakat sen de biliyorsun ki seni öldürmek yerine olan biteni televizyondan izlemeyi, tweet rt etmeyi, yazı yazmayı, ah-vah etmeyi seçiyorum.
Fakat sen de biliyorsun ki seni doğru düzgün, adam gibi boykot etmeyi bile başaramıyorum.
Fakat sen de biliyorsun ki hiçbir devleti, hiçbir hükümeti, hiçbir asker topluluğunu, hiç kimseyi gerçekten harekete geçiremiyorum.
Hadi söyle bana. Hangisi daha kötü Senin katil olman mı, benim seni öldürememem mi
Hadi söyle bana. Sen, bir avuç pirinç, bir poşet un için ölümü göze alan çocuklara kurşun sıkarken benim bu yazıyı yazıyor, yazabiliyor olmamdan daha büyük bir ikiyüzlülük biçimi biliyor musun