Mavzer

Öfkeliydi.Ne gece kalkıp kıldığı teheccüd, ne cemaatle eda ettiği sabah namazı dindirebilmişti öfkesini. Rahmetli anasının öğrettiği gibi önüne bir bardak su koymuş, 19 kez sekine duası okumuş, her sekinenin ardından suya doğru üflemiş, dua bitince suyu üç yudumda içmişti ama çare bulamamıştı öfkesine. Hanımı "sabah ekmeği hazır" diye kapının eşiğine dikildiğinde "sen ye, benim içim almıyor bugün" deyip savmıştı onu başından.Boşa koydu dolmadı, doluya koydu almadı derken yekindi bağdaş kurduğu yerden. "Bu böyle olmaz, olmaz bu böyle" diye söylene söylene yüklük dolabını açtı. Yorganların, kadife kumaş toplarının, çarşafların ta en dibinden bulup çıkardı "emanet"i. Ağırlığını tartmak için şöyle bir yokladı. Omzuna koyup duvara doğru nişan aldı. Tetik düşürdü.Bir müddet, bir erkek uzunca süredir el değdirmediği silahına kavuştuğunda ne yaparsa onları yaptı anlayacağınız. Sonunda fısıldadı kendi kendine: "Yağ olacaktı bir yerlerde."Hanımının şaşkın bakışları altında babadan kalma sekizli mavzeri bir iyice temizledi. Kundağından namlusuna, kayışından gezine kadar bir güzel aldı silahın yorgunluğunu üzerinden.Hanımı "ne olacak şimdi bu, durup dururken hacı bey Nerden icap etti de çıktı tüfek yüklükten" diye sormuştu sormasına ama dişe dokunur bir cevap alamamıştı Hacı Ömer efendiden.Mavzerin temizliği bitince birden hatırlamış gibi hoplayıp kalktı Hacı Ömer. Zaman zaman baston niyetine de kullanıp dayandığı şemşiyesini alıp çıktı evden.Öfkeliydi.Kasabanın av bayiine varıp "Selamünaleyküm Hüseyin, sende sekizli mavzer mermisi var mı" diye sordu yekten. Hüseyin, azıcık da şaşkın şekilde "ne edeceksin sekizli mavzer mermisini Ömer amca" diye sormuş bulundu. Hacı Ömer Efendi, o saat ateş topuna döndü. "Ne edeceksem edecem, sana ne, sende mermi varsa iki yüz tane ver, uzun etme" dedi.Hüseyin anladı ki mesele ciddidir ve de gayetle naziktir. Esnaf oturmuşluğuyla geri vitese takıverdi: "Bana be tabii Ömer amcam, bana ne tabii. Yalnız bizde mavzer mermisi bulunmaz. Evvelden bulunurdu da sonrasında bu mavzerlere bir kanun mu çıkarttılar, bi düzenleme mi yaptılar ne, mermisi satılmaz oldu.""Nereden bulacaz" diye sordu Hacı Ömer Efendi. Hüseyin, temkinli yaklaştı meseleye: "Bulunması müşkül ama hepten bulunmaz Hint kumaşı da değil. Amma tatlı amcam, az bi yol söyleyiver. Yaş bu yaşken, baş bu başken ne edeceksin mavzer mermisini. Ava gideceksen olmaz ki hiç olmaz. Ava gideceksen sana şuradan bir çifte sararız, kurda da atarsın kuşa da atarsın, olmaz mı"Hacı Ömer Efendi'nin öfkesi dinecek gibi değildi: "Hüseyin, kâhyası mısın oğlum