Türkiye'nin önünü kesemeyecekler

Bugüne kadar Türkiye'nin büyümesine, güçlenmesine set çekmek için akla hayale gelmedik kalleşliklere başvuran dış düşmanlar ve onların yerli iş birlikçileri, hedeflerine ulaşamadı. Asla ve kata ulaşamayacaklar...

Türkiye ne zaman önemli bir siyasi veya ekonomik hamle yapsa, şer güçler derhâl sabote etmek için harekete geçer... 22 ve 23 Aralık günlerinde, Irak'ın kuzeyinde askerlerimize karşı girişilen kalleş saldırı da bu çerçevede değerlendirilmeli. Türkiye Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Kuzey Afrika'da, bölgesel ve küresel barışa hizmet eden çok önemli bir rol oynuyor. Gelgelelim Türkiye'nin bu derece etkili olmasını bazıları hiç hazmedemiyor!.. Bu gerçeği on yıllardır hep görüyor ve izliyoruz. Ülkemizi kendi iç problemlerine hapsederek, sadece kendi dertleriyle meşgul ederek, uluslararası arenada önemli bir aktör olmasını önlemeye çalışıyorlar. Bunun için de fitne üstüne fitne çıkarıyorlar. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-anti laik vb. kirli tezgâhlarla, ülkemizin enerjisini çok büyük oranda bu alanlarda tüketmeye mecbur bıraktırdılar. Tam kırk yıldan beri bölücü örgüt PKK'nın, arkasındaki bölgesel ve küresel güçlerin desteğiyle memleketimize verdiği hasarın büyüklüğü ortada. Devletimizin kararlı ve başarılı mücadelesi, bölücü terör örgütü ve onu hep arkalayan çevrelerin beklentilerini boşa çıkardı. Ancak bir kısmı dost ve müttefik kisvesi içindeki güçlerin, millî birlik ve bütünlüğümüze yönelik hasmane politikaları hiç de sonlanacak gibi görünmüyor. Bu demektir ki, yakın ve uzak gelecekte, bölücülük fitnesiyle daha çetin şartlarda mücadele etme mecburiyeti doğabilir. Bunu herhangi bir karamsarlık ifadesi olarak almayın. Bilakis tehlikenin boyutlarına ve ona karşı yapmamız gereken ciddi hazırlıklara bir işarettir sadece. Daha açıkçası, bu meselede bazı büyük güçlerle doğrudan çok kritik hesaplaşmaların içine girebiliriz...

Irak'ın Kuzeyinde, Hakurk-Gara, Zap ve Metina bölgelerinde kahraman askerlerimize karşı yapılan kalleş saldırının mahiyeti, bu konuda birçok ipucu veriyor. Ele geçen silah ve malzeme net olarak adresi gösteriyor. Bu menfur hadiseden kısa bir müddet önce, Irak cenahından ülkemize; Başbakan-Dışişleri ve Savunma Bakanlığı seviyesinde ziyaretlerin gerçekleşmesi, iki ülke arasında güvenlikle ilgili çok önemli kararların alınması ve Türkiye-Irak Kalkınma Yolu projesine dair ciddi adımların atılması, birilerini fena hâlde rahatsız etmiş olsa gerek! Hint Baharat Koridoru ile Çin'in Kuşak-Yol projesine engel koymaya çalışan ABD ve şürekâsının bu rahatsızlığı, değişik yer ve zamanlarda ama devamlı surette dışa vuruyor... Eylül ayı başındaki G-20 zirvesinde, birdenbire gündeme sokulan ve devamında da, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun BM Genel Kurulu'nda; Filistin'in yer almadığı bir haritayı göstererek, "İşte Yeni Orta Doğu..." diye pazarlamaya devam ettiği bahse konu "Baharat Koridoru"; (Hindistan-Orta Doğu-İsrail ve Avrupa) güzergâhıyla hayata geçirilmeye çalışılıyor. Türkiye'nin Gazze savaşında, Filistin halkının haklarına sahip çıkmak için İsrail'e karşı sergilediği nevi şahsına münhasır duruş, Siyonist çevreleri tam manasıyla çileden çıkarmış durumda. Öteden beri bölücü örgüte destek veren İsrail'in son kalleş saldırıdaki ayak izleri elbette tespit ve not edilmiş bulunmaktadır... ABD'nin PKK ve türevlerine verdiği askerî ve siyasi destek zaten ortada. Şüphesiz sırası geldiğinde bütün bu hususlar masaya yatırılacaktır. Ama şunu peşinen bir kere daha hatırlatmakta fayda var: Planlayıcı ve uygulayıcıları kim olursa olsun, hangi bölgesel veya küresel güç olursa olsun fark etmez, Türkiye'ye karşı sahnelenen her olayın hesabı görülür. Bunun için uygun zaman ve zemin elbette kollanmaktadır.