ABD'nin stratejik körlüğü!..

Nasıl olsa büyük devletiz, süper gücüz anlayışı içinde başkalarını hafife almak stratejik körlüktür... Amerika Birleşik Devletleri kendi önceliklerini her zaman bütün dünya devletlerinin menfaatlerinden üstün tutmak gibi bir saplantının içindedir. Normal şartlarda devletlerin kendi menfaatlerini öncelemesi şaşılacak bir durum değil. Ancak bunu başkalarının haklarını fütursuzca çiğneyerek ve her durumda bildiğini okuyarak yapmaya kalkışmak, hele hele sırf kendi gücüne güvenerek muhataplarını sürekli rencide etmek, dediğim dedik havasında düpedüz emperyalist politikalar sürdürmekte ısrar etmek, herhâlde stratejik körlüğe sürükler... ABD'nin Türkiye'yi müttefik olarak doğru değerlendirememesi, özgül ağırlığını kale almaması hatta ve hatta millî bütünlüğümüze kastedecek tutum ve davranışlar içine girmesi (PYDYPG ile iş birliğine girip Suriye'de bir garnizon terör devletçiği kurmaya çalışması vs.) stratejik körlüğün bariz göstergesidir. Özellikle son otuz yılda ABD rakipsiz bir hegemonik güç olmanın verdiği aşırı güven ve rahatlık sebebiyle, sonuçta kendi aleyhine olan pek çok hatalı karar aldı ve bu kararların icrasında net bir biçimde başarısızlığa uğradı. ABD'nin Afganistan ve Irak işgalleri ciddi hatalar zincirinin ilk halkasıdır. Birincisini bizzat savaş açtığı Taliban'a ikincisini İran'a teslim etti... Libya'da Halife Hafter denilen savaş baronunu desteklemesi keza bir körlüktür. Bu adam Libya'yı Rusya'ya peşkeş çekmeye kalkışan kişidir. Aynı ABD, Suriye'de ikircikli ve ürkek politikalarla bu ülkenin de İran ve Rusya'nın işgal ve güdümüne girmesini sağlamıştır! Büyük devletlerin hataları o cesamette yıkım ve felaketlere sebep oluyor.

İşin daha vahim tarafı, ABD'nin basiretsiz politikaları devam ettikçe sebep olduğu krizler de büyüyor ve kontrolden çıkıyor. Ukrayna'da vekâlet savaşını başlatan ve Avrupa'yı da arkasına alarak, Rusya'ya karşı stratejik üstünlük sağlamaya çalışan ABD, gelinen noktada bu hedefin çok gerisinde kalmış durumda. Orta ve uzun vadede Rusya'nın ABD ve Avrupa'dan ne gibi tavizler koparacağını göreceğiz. Amerika'nın hâlihazırdaki en affedilmez hatası İsrail'e, bu denli sınırsız destek vermesi. Bu da güç zehirlenmesinin getirdiği bir sonuç. Neredeyse bütün dünyanın aksine Gazze'de savaşın devamını körüklemek, en büyük siyasi körlüktür. ABD ve İsrail bunun da altında kalacaktır... Salt askerî ve ekonomik güce güvenerek, bütün insani değerleri yerle bir ederek bir tahakküm kurmaya çalışmanın sonu felakettir. Amerika bunun faturasını ödeyecektir. Gazze hadisesinin patlamasından tam yetmiş gün sonra, bölgedeki en önemli devlet olan Türkiye'nin Cumhurbaşkanını nihayet telefonla arayan Joe Biden, bu görüşmede de öteden beri devam eden yanlışlarını tekrarlamıştır. İsveç'in NATO'ya katılması meselesini çok sakat bir düşünce ile F-16 savaş uçaklarının Türkiye'ye satılmasına bağlamak hangi akıl ve mantığın kârı Fakat ABD ısrarla bu yanlışı sürdürüyor. F-35 projesinden dışlayarak, NATO'daki en önemli müttefiklerinden birine böyle bir muamele, her şeyden evvel Türkiye'nin özgül ağırlığını anlayamamaktır. Hâlbuki Türkiye, yeri geldiğinde çok önemli meselelerde siyasi gücünün yanında sert gücünü de ortaya koyarak, nasıl bir bölgesel başat güç olduğunu açıkça göstermektedir.