Muhafazakâr Münafıklık

Bismillahirrahmanirrahim Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz. İlk insandan günümüze, günümüzden kıyamete kadar sürecek olan hak-batıl mücadelesi, aslında ilahi bir kanundur. Hak-batıl mücadelesinde taraflardan birini tercih ederek diğerine karşı savaşmak insana bırakılmış bir seçimdir. Allah Teâlâ tarafından yeryüzünü ıslah edecek halife olarak yaratılan insan, batıl için yapılan savaşı örgütleyip yöneten şeytan ve adamlarının yanında saf tutup hakka karşı savaşanlardan olursa, Allah'a verdiği misaka hainlik etmiş olur. İnsanlık ve İslam tarihi; peygamberlerin ve varislerinin önderliğindeki "hak" ile Nemrut gibi adamların önderliğindeki "batıl" arasında yaşanan savaşın görüntüleri, teferruatı farklı, cephe ve asılları aynı olan hadiselerden başka bir şey değildir. Nuh ile kavmi, İbrahim ile Nemrut, Musa ile Firavun, Peygamberimiz ile müşrikler, Yahudiler ve münafıklar arasında geçen mücadele, bir hak-batıl savaşıdır. Bu hak-batıl mücadelesi, şahıslar ve ordular arasında yaşanan bir hâkimiyet mücadelesinden öte, zihniyetler arasında geçen bir ıslah ve ifsat savaşıdır. Günümüzde bu hak-batıl savaşı; İslam ile Siyonizm, Haçlı Batı ve işbirlikçileri arasında geçmektedir. Hak olan İslam kapısını; Milli Görüş ve Müslüman topluluklar birliği tutmuştur. Bunlar; ıslah için Adil Düzen, İslam Birliği ve Yeni Bir Saadet Dünyası kurmak niyetiyle batıla karşı mücadele ediyorlar. Batıl olan Siyonizm'in, Haçlı Batı'nın ve işbirlikçiliğin kapısını ise ABD, Avrupa Birliği, İsrail ve işbirlikçiler teşkilatı tutmuştur. Bunlar ifsat için faizci kapitalist düzen, materyalist eğitim, yeni dünya düzeni kurmuşlar ve İslam'a karşı mücadele ediyorlar. Okunması ve bilinmesi gereken gerçek budur. Bir Müslüman, yaşanan hak-batıl mücadelesinde tarafsızım deme hakkına sahip değildir. Bütün insanlığı, İslam ile saadete kavuşturmak Müslüman'ın temel görevidir. Bu görev; Müslüman'ın imtihanıdır. Müslüman; zulme ve zalime, şeytan ve adamlarına karşı, hakkın hâkim, batılın zail olması için tüm hayatı boyunca mücadele etmek zorundadır. Bu asrın Müslümanları olarak halimize bir bakalım, bizi Siyonizm, Haçlı Batı ne hale getirdi bir düşünelim ve kendimize gelelim. Biz bu halimizle mi Allah yolunda cihat edenlerden olacağız Nisa 76: "İman edenler, Allah yolunda savaşır, kâfirler de tâğut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın dostları; kâfirler, müşrikler ve münafıklar ile savaşın. Muhakkak ki şeytanın düzeni pek zayıftır." Düşünelim, düşünelim, düşünelim pushfn('ads'); ÇİRKİN SAVAŞ Canlı cihadın terk edildiği, bununla birlikte "ben de Müslüman'ım" diyen insanların resmi nüfus kayıtlarına göre çoğunlukta olduğu topraklarda hak-batıl mücadelesi, "Gerçek İslam" ile içi boşaltılmış kuş misali "Ilımlı İslam" arasındaki savaşa dönüştü. Evet, Türkiye'de, İslam ülkelerinde, Avrupa'da, Amerika'da ve benzeri ülkelerde "İslamsız saadet olmaz" şuuruyla hareket eden Milli Görüş sahibi şuurlu Müslüman toplulukların karşısına, yine kendisini Müslüman, savunduğu ve koruduğu şeyleri de İslam diye takdim eden ılımlı, muhafazakâr işbirlikçi kadrolar çıkarıldı. İslam'ın ve şuurlu Müslüman toplulukların karşısına, asli kimlikleriyle çıkmaktan çekinen emperyalist güçler, yönettiği işbirlikçi muhafazakâr kadroları kullanarak İslam ve Müslümanlarla savaşıyorlar. Böyle çirkin bir savaşla karşı karşıyayız. ABD'nin, AB'nin ve İsrail'in Müslümanların başına bela etmeye çalıştığı, bu içeriden düşmana karşı, şuurlu bütün Müslüman toplulukların dikkatli olması ve tedbir alması gerekir. Müslüman topluluklar ve özelde Milli Görüşçüler, bu muhafazakâr münafıklığa karşı vereceği mücadelede iç bünyelerini sağlam tutmalıdırlar. Eylem birliği ile birlikte, kalplerin birliği üzerine tahkim edilecek kardeşlik ruhu canlı ve dinamik olmalıdır. Bu da ancak niyet birliği ile sağlanabilir. Bunun için nefisler terbiye edilmelidir. Yoksa bu muhafazakâr işbirlikçilere karşı verilecek mücadele, sekteye uğrar ve bunun bedeli ağır olur. Erbakan Hoca'mızın dediği gibi: "Sağlam duvar,