İslam ve Biz

Bismillahirrahmanirrahim Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz. İnsanın Allah'a kul olması gerekir amma, bu iş kolay bir iş değildir, zor bir iş de değildir. Kulluk insanın varoluş nedenidir. Çünkü Allah insanları ve cinleri kendisine kulluk etmeleri için yaratmıştır. Allah'a kulluğun seçilmesi; onun dışındaki tüm varlıklara karşı yapılan bir özgürlük ilanıdır. Bu nedenle kulluk insanı köleleştiren, güç ve yeteneklerini sınırlayan bir nitelik değil, onu diğer tüm varlıkların üstüne çıkaran, onlardan bağımsız kılan bir niteliktir. Müslüman; Allah'ın insanlara teklif ettiği İslam düzenine teslim olmuş kişidir. Allah'ın bir adı da el-Hak'tır. Hak, ayrıca gerçekliği, doğruluğu ve adaleti, başka bir deyişle her şeyi yerli yerine koymayı, her şeyi yerli yerinde yapmayı da belirtir. Hakkın karşısında temelsizlik ve zulüm vardır. Hakk'a teslim olan kişi, O'nun gösterdiği biçimde doğruluk ve adalete yönelir, batılın ve zulmün karşısında durur. İslam; yaratan Allah'ı tazim etmek, yaratılmış olana da şefkat etmektir. Bunun için, "La ilahe illallah Muhammed'ün Resulüllah" diyoruz. İnanan insan için dünya hayatı ise; iman ve cihattır. Mümin kula yakışan ise, Allah ona neyi emretmişse öylece istikamet üzere olmaktır. Ahkaf 13: "Şüphesiz: 'Rabbimiz Allah'tır' deyip de sonra istikamet üzere olanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de." Peygamberimiz; "Ben de ancak sizin gibi bir beşerim" diyor ve akasından ekliyor: "Bana ilahınızın bir tek İlah olduğu vahyediliyor. O halde O'na giden doğru, muhkem, güvenilir İslam'ca yolu takip edip itaatte daim olun. Ondan bağışlanma dileyin. İlahlığında, mülkünde, hükmünde O'na ortak koşanların vay haline." İstikametimiz, tavizsiz İslam olmaz ise, bütün işlerimizin boşa gideceğini bilenlerden olmalıyız. pushfn('ads'); KUL OLARAK Mümin bir kimsenin; sorumluluğunu yüklendiği bütün emanetlere, özellikle İslam emanetine sahip çıkması ve sözlerine sadık kalması gerekir. Emanet; kişinin bulunduğu yere, imkânlara, yetkilere göre bir anlamda üzerine aldığı görev, yapmakla yükümlü olduğu işteki sorumluluktur. Veya bir başkasının kendisine koruması için bıraktığı bir şeydir. Nisa 58: "Hiç şüphe yok ki Allah, size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah size öğüt veriyor! Doğrusu Allah işitendir, görendir." Bu ayette hukuk ve ahlâkın en geniş kapsamlı iki kavramı olan 'emanet' ve 'adalet' birlikte geçmektedir. Bu ilkeler insanların günlük davranışlarında söz konusu olduğu gibi, toplumların yönetimi işinde de geçerlidir. Yöneticilik; halkın ihtiyaçlarını görme, haklarını koruma, güvenliklerini sağlama, aralarında adaletle karar verme ve din ve vicdan hürriyetlerini sağlama açısından bir emanettir. Devlet yöneticileri bu gibi emanetleri korudukları gibi, iş başına getirecekleri yetkililerde bu özelliklerin olması, bu ahlâkı taşımaları gerekir. Yönetimin, hak etmeyene ya da görevini kişisel çıkarlara alet edene veya emaneti nasıl yerine getireceğini bilmeyene verilmesi, zulme, adaletsizliğe ve huzursuzluğa sebep olur. Bu ayetten sonra, müminlerin siyasi yönden kimlere itaat edeceğinden bahseden ayetin gelmesi de oldukça dikkat çekicidir. Nisa 59: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah'a ve Peygamber'e götürün. Bu daha hayırlı ve sonuç bakımından da daha güzeldir." Bizden olan emir sahipleri, marufu emreden, münkeri yasaklayan, yani İslam'ca yöneten idarecilerdir. İnsanın yüklendiği emanet İslam'dır. Ahzab 72: "Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar onu yüklenmekten