İslam; Niçin ve Nasıl

Bismillahirrahmanirrahim Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz. İslam kavramını daha iyi anlayabilmek için, bu kelimenin kök fiilinin hangi anlamlarda kullanıldığını bilmek gerekir. İslam; inanmanın da ötesinde teslimiyeti, barış ve güvenliği de içeren son derece kapsamlı bir kelimedir. İslam kelimesinin türediği "esleme" fiili; barışa girmek, barış yapmak, boyun eğmek, itaat etmek, kabullenmek, İslam'ı din ve düzen olarak seçmek, İslam'a girmek, Allah'a teslim olmak, Allah'a bağlanmak, ihlâslı ve samimi olmak, selem alış verişi yapmak, parayı peşin verip veresiye mal almak gibi anlamları vardır. Allah'ın insanlara hak teklifi olan İslam; bütün peygamberlere gönderilen ilahi din ve düzenin adıdır. Çünkü ilahi vahyin kaynağı birdir ve O da Allah'tır. Allah'ın İslam adını verdiği bu ilahi düzen, âlemlere rahmet Hz. Muhammed (S.A.V.) ile bütün hükümler açısından tamamlanmış, bütün ilkeleri Peygamberimiz tarafından açıklanmış tek saadet yoludur. Rab ve ilah olarak Allah'a iman edip güveniyorsak, Allah katında tek hak din ve düzen sadece İslam'dır. Bu dine inanan, yaşayan ve hayata ikame edilmesi için cihat eden kimseye "Müslüman" adını Allah vermiştir. Bütün peygamberler, onlara inanan insanlar da Müslüman'dı. Allah insanlığa İslam'dan başka bir din göndermemiştir. Hz. Adem'in, Nuh'un, İbrahim'in, İsmail'in, Yakup'un, Musa'nın ve İsa'nın tebliğ ettiği din İslam'dır. Mümin, kendisine emanet edilen inanma işini yerine getirir, emanetin sahibine teslim olarak Müslüman olur ve böylece gerçek emniyete ve kurtuluşa erer. İslam, kâinattaki bütün varlıkların uyduğu, teslim olduğu ve insanın da isteyerek uyması istenen hayattır, yaşama düzenidir. Kâinattaki bütün varlıkların hayatı İslam'dır. Yani bütün varlıklar, kâinatın sahibine teslim olmuşlardır, barış ve güvenlik içerisinde hayatlarını devam ettirmektedirler. İnsanlar da İslam'ı kendilerine din ve düzen, edinirlerse, saadet içinde yaşarlar. İslam, kâinattaki bütün yaratıkların uyduğu fıtrattır. İslam, hem inanmayı hem de inanılan ilkeleri yaşamayı kapsar. İman, insanı kötülüklerden korur ve İslam'ca işlerin sahibi yapar. Bir mümin hem Müslüman, hem de kapitalist olmaz. pushfn('ads'); İLAHİ TEKLİF İslam, Allah'ın insana teklifidir. Bu teklifi candan kabul eden, Müslüman olur ve İslam'ın getirdiği barış ve güvenliğe, huzur ve mutluluğa kavuşur. Hz. Muhammed (S.A.V.) ve Kur'an'la tamamlanan ve kemale ulaşan bu din, asli kaynakları yönüyle kıyamete kadar bozulmadan devam edecektir. İslam; Kur'an ve sünnet olmak üzere iki kaynağa dayanır. İslam akait ve şeriattır. Akait; İslam'ın inanç ilkeleridir. Bu, bir insanın nelere ve nasıl inanması, neleri ve nasıl reddetmesi gerektiği konusunu belirler. Şeriat ise; ahlâkı, ibadetleri, aile, toplum, eğitim, alım satım, karşılıklı ilişkiler, adalet ve hukuk, siyaset ve yönetim konularındaki muamelat ilkelerini, suçları ve bunlara verilecek cezaları içine alır. Akait; zihniyet, şeriat ise düzendir. Şeriat bir Kur'an kavramı olarak genellikle dilimizde hukuk ve düzen olarak kullanılmaktadır. Kimi bilginlerin ve siyasetçilerin kullandığı "hukukun üstünlüğü" kavramı eski dilde "şeriatın kestiği parmak acımaz" şeklinde kullanılmış, günümüzde de yaygın olarak kullanılmaktadır. İslam; zihniyet ve düzen olarak bir bütündür ve bu iki şeyi birbirinden ayırmak mümkün değildir. İslam yalnızca inançlar bütünü olmadığı gibi; yalnızca ahlâk da değildir. İslam, insan hayatıyla ilgili bütün alanları düzene koyar. İslam'ın yarısı kendisi değildir. Allah'a her bakımdan muhtaç bir insan, Allah'ın teklifi olan İslam'a teslim olur ve hayatına sadece İslam'ı ikame eder. Bunun dışındaki her türlü davranış nankörlük olur. Allah ise nankörleri sevmez. Ahzab 36: