Hak Üstün Olsun Mücadelesi

Bismillahirrahmanirrahim; Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz. Hak; her şart altında değişmeyen gerçektir. Her şart altında ve her zamanda ve mekânda değişmeyen gerçek İslam'dır. İslam, hak olan Allah'tandır. Hakikat, doğruluk, adalet arayan, aradığını sadece hak olarak indirilen Kur'an'da, elçiliği hak olan Hz. Muhammed'in sünnetinde bulabilir. Hakikat, doğruluk ve adalet kişilere göre değil, Allah ve Resulünün bildirdiği esaslara göredir. Bütün insanlar; yaratan Allah'ın, onu yaratmış olduğu gayeye ve hikmete uygun bir yolda yürümeleri fıtratın gereğidir. Beşeri din ve düzenler, kanaatler, bana göreli yaklaşımlar, teori ve zanlar, hak ve hakikat ölçüsü olamaz. Hak; Allah'tan bize gönderilen kanunlardır. Hukuk; hak kelimesinin çoğuludur. O yüzden haklar, yani hukuk da, Kur'an ve sünnete dayanmalı, mutlak hak ve hukuk ilahi hükümlerde aranmalıdır. Şahsa, zamana ve mekâna göre değişen, beş on sene içinde eskidiği kabul edilip değiştirilmek istenen şey hak olamaz. Bunlar ancak zulüm olur. Maide 45: "Kim Allah'ın indirdiği ile (Kur'an'la) hükmetmezse, icraat yapmazsa onlar, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." Hak ve hukuk, Hak olan Cenab-ı Allah'tan gelirse hak ve hukuk olur. Bunu insan belirlemeye kalkarsa o, hak ve hukuk olmaz. Çünkü insanın kendisi hak değildir. Kendisi hak olmayandan, hak ortaya çıkmaz. Mümin ve Müslüman'ın mücadelesi, Hakk'ın bildirdiği hakkın üstün olması, Adil Düzen'in kurulması için olur. Bu mücadele; insanları baştan sona hayır olan İslam'a çağırmak, iyilik olan Adil Düzen'i telkin ve teklif etmek, kötülük olan faizci zulüm düzenini ortadan kaldırmak için yapılır. Biz Müslümanların sorumlu olduğu şey; insanları Allah'ın razı olduğu İslam yoluna hikmetle, güzel olan tanıtma ve mücadele ile çağırmaktır. Emrolunduğu gibi görevini yapan Müslümanlar, Allah'ın razı olduğu kullar olurlar ve dünya imtihanını kazanabilirler. Bu netice, onlar için büyük bir zafer ve kurtuluş olur. pushfn('ads'); TEŞHİS Hakkı üstün tutmanın öncelikli şartı, batılı bilip tanıdıktan sonra onu bir bütün olarak reddetmektir. Milli Görüşçü olmak, batılı ret ile başlar. Teşhis; iman ve İslam'ı bozan mikropları, sebep olduğu hastalıkları tanımaktır. Günümüzde hastalık üreten mikrop Siyonizm ve Haçlı Batı'dır. Yaklaşık bir asırdır, Türkiye'de uygulanan faizci kapitalist düzen, ırkçı emperyalizmin ve Haçlı Batı'nın finans kapitalizmidir. Türkiye'de bütün müesseseleri ile bu faizci zülüm düzeni yürütülmektedir. Bu bir sömürü düzenidir. Aslında bu bir yıkımdır. Bütçenin sürekli açık verdiği, üretime dönük hiçbir ciddi yatırımın yapılmadığı ve açıkların ancak borçlanarak kapatılabildiği bir ülkede ekonominin rayında gittiğini ileri sürmek ancak bilinçli bir gafletin neticesidir. Yaşanılan ekonomik krizin sebebi israf ve faizci sömürü ekonomisidir. AK Parti ve diğerleri, bu sömürü düzenini benimsediği ve yürüttüğü için Türkiye bu hale gelmiştir. En büyük ekonomik fesat ve yıkım ise bilinçli bir şekilde AK Parti iktidarı döneminde yaşanmıştır. Bu yıkımın temel sebebi, küçük bir faizci gurubun, sermaye ve medya gücü ile siyasette ve bürokraside etkin olması ve bu suretle toplum aleyhine haksız menfaat sağlamasıdır. Ülkemizde "adil bir ekonomik düzen" yürütülmüyor. Bunun için herkes ürettiği kadar tüketme hakkına sahip olamıyor. Sömürü ekonomisinin temel bazı özellikleri şunlardır: 1-Vergi, zam, faiz, düşük ücret ve düşük taban fiyatlarıyla, halkın sahip olduğu bütün imkânlar elinden alınmaktadır. 2-Kur, faiz oranları ve enflasyon politikaları vasıtasıyla, halkın imkânları iç ve dış sermaye gruplarına aktarılmaktadır. Bütçe "denk bütçe" esasına göre değil, açık verecek şekilde yapılmaktadır. Bütçe açığı da yüksek faizli borçlanmalarla karşılanmaktadır. 3-Yıllardır uygulanan faiz ekonomisi sonucu, milli üretim azalmakta, ithalat ve işsizlik artmaktadır. 4-Özelleştirme adı