Filistin'i, Gazze'yi kurtarmak
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Yeryüzünde bazı mekânlar vardır ki, bu yerler harem sayılmıştır. Mekke, Medine ve Kudüs gibi, buralar Müslümanların kutsalıdır. Hangi kavimden olursa olsun, bu beldeler üzerinde hak iddia etmek, sadece Müslümanların hakkıdır. Özellikle Kudüs ve Mescid-i Aksa için, burası üç dinin kutsalıdır demek, Tevrat'a, Zebur'a, İncil'e ve Kur'an'a muhalefet etmek demektir. Burada zikrettiğimiz Tevrat, Zebur ve İncil, bugün Yahudilerin ve Hıristiyanların elindeki muharref kitaplar değildir. Allah'ın Hz. Musa'ya, Davut'a ve İsa'ya indirdiği kitaplardır ve bu kitaplar muhataplarını İslam'a davet eden kitaplardır. Beni İsrail, İslam'ı yaşadıkları dönemde, bu topraklar üzerinde hükümran kılınmıştır. İslam'dan ayrılıp, bozgunculuğa döndüklerinde, Allah'a kulluktan, şeytanın adamlığına evirildiklerinde ise, lanete uğramışlar, bu topraklardan sökülüp atılmışlardır. Bu yüzden, günümüzde; inkârcılığın ve şirk koşmanın odağı haline gelmiş İsrail'i, ABD'yi, AB ülkelerini temize çıkarmak için İran, İsrail ve ABD'den daha tehlikelidir demek, derin bir cehaletin ve taassubun ürünüdür. Bu gibi sözler, itikaden de, amelen ve ahlaken de hatalıdır. Mekke, Medine ve Kudüs sadece Müslümanlarındır.
Yahudilerin ve Hıristiyanların bu topraklar üzerinde, İslam'dan döndükleri ve ona düşmanlık ettikleri için hiçbir hakları yoktur. Hicaz, Filistin, Şam diyarı, Anadolu, Irak, Suriye, Yemen, İran ve Orta Asya İslam toprağıdır. Bu toprakların bir zerresi bile Siyonistlerin ve Müşrik Hıristiyanların hâkimiyetine bırakılamaz. Özellikle, Kudüs, Mescidi Aksa, hiç bırakılamaz. Burası Müslümanların şerefi, namusu ve izzetidir. Gazze'de yaşanan katliama, soykırıma sessiz kalan, zahiren kınayıp gerçekte İsrail ve ABD'nin yanında saf tutanlar, namuslarını, şeref ve izzetlerini kaybetmiş kimselerdir. Bizim saf tutacağımız yer, İsrail ve ABD'nin düşman belleyip silah doğrulttuğu herkestir. Gazze'dir, Yemen'dir, Suriye'dir, Irak'tır, İran'dır. Namaz kılan bir insanı, namaza düşman İsrail ve ABD'den daha şerli ve tehlikeli sayma zilletinden Allah bu ümmeti korusun.
İLK KIBLE
Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Peygamberimiz ve ilk Müslümanlar, Mescid-i Aksa'yı vahiy gereği orayı ilk kıble edindiler. Aksaya yönelerek namazlarını kıldılar. Bu ilk kıbleyi, hiçbir Müslüman unutmamalıdır. Kıblemiz Kâbe'dir, anacak Mescid-i Aksa ise ilk kıblemizdir. Namazda, kıblemiz Kâbe'ye yönelip "Allah-u Ekber" diyerek kıyam ettiğimiz gibi, Gazze'yi, Mescid-i Aksa'yı Siyonist işgal ve zulümden kurtarmak için "Allah-u Ekber" diyerek kıyam etmedikçe kıldığımız namazlardaki kıyamımızın bir anlamı olmaz. Unutmayalım ki, Allah Resulü; Miraç'a, Mescid-i Haram'dan veya diğer mescitlerden değil; Mescid-i Aksa'dan çıkmıştır. Mescid-i Aksa'ya ayak basarak göklere yükselmiştir. Dünya Müslümanları olarak biz de namazlarımızın Miraç olmasını arzu ediyorsak, Siyonist Yahudilerin ve ABD'nin ayakları altında alçalmak değil de, göklere ve yücelere doğru yükselmek istiyorsak, Mescid-i Aksa'yı kaldıraç kabul etmeli, onu merdivenimizin ilk basamağı olarak değerlendirmeliyiz. Mescid-i Aksa; Kur'an'ın tabiriyle orası "arzı mukaddestir". Çevresi mübarek kılınan yerdir. Peygamberlerle bereketlenmiş, çeşitli hayırlarla ve tarihi zenginliklerle şereflenmiştir. Kâbe; yeryüzünün merkezi, Mescid-i Aksa ise dengesidir. Mescid-i Aksa, Kudüs, Müslümanlar için sıradan bir mesele değildir, imani, vicdani ve ahlaki bir meseledir. İslam ülkeleri ve Müslüman topluluklar, Gazze'de yaşanan soykırım ve katliam karşısında takındıkları tavır ile nefis muhasebelerini yaptıklarında, ne kadar mümin, vicdanlı ve ahlâklı olduklarını görürler.
KURTARMAK İÇİN
İslam, cihat ve mücadele dinidir. İslam'da cihadın farz oluşu ve sebepleriyle ilgili hükümler, bütün Müslümanlara görevlerini hatırlatacak kadar açık ve nettir. Cihat; Müslümanlara savaş açanlara, verdikleri sözü tutmayıp tekrar İslam'a saldıranlara, Allah'a ve ahiret gününe inanmayarak Allah ve Peygamber'in haram kıldığı şeyleri haram kabul etmeyenlere karşı, yeryüzünde fitneyi söküp atmak ve Allah'ın razı olduğu adil bir düzeni kurmak için faz kılınmıştır. Bakara 190: "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın, ancak haddi aşmayın. Şüphesiz Allah haddi aşanları sevmez." Nisa 75-76: "Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir koruyucu sahip gönder, bize katından bir yardım eden yolla' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmış ezilenler adına savaşmıyorsunuz İman edenler, Allah yolunda savaşırlar, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden inkârcılar; müşrikler ve münafıklar ise, tağutun, batıl davasının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın velilerine, taraftarlarına karşı savaşın, şeytanın hile ve tuzakları kesinlikle zayıftır." Bakara 193: "Fitne tamamen yok edilinceye, yaşanan din ve düzen de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur." Bu ayetler ve bu konuyu ifade eden bütün ayetler, Müslümanlara, zulümle, zalimlerle ve İslam'a savaş açanlarla, mücadele etmeyi, savaşmayı emrediyor. Cihat izzet ve şereftir. Kurtuluşun başka bir yolu da yoktur.