Erbakan Hocamızdan - 2

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Dr. Deniz Güçer'in 3 Aralık 2010 tarihinde yayınlanan bir Erbakan röportajına devam ediyoruz. Önceki yazıyla birlikte okunması isabetli olur.

"S: Son belgelerde aslında AKP iktidarını hedef almış gibi görünüyorlar...

C. 1990'da bunlar, büyük İsrail'i mutlaka kuracağız dediler. RP'yi halletmek için ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiler ama muvaffak olamadılar. Ben 28 Şubat'ta görevi bırakmadım, 4 ay daha kaldım. O tehditlere kulak asmadım. O MGK toplantısı 9 saat sürdü. 5 saati onlar, 4 saati ben konuştum. Ne diyorlar 'devletin niteliklerini korumak'. Bu Anayasa'nın ikinci maddesinde yazıyor. O toplantıda, "Hepiniz anayasanın ikinci maddesinin 2. fıkrasını konuşuyorsunuz. Ama birinci fıkraya baktığınız yok" dedim. Cumhurbaşkanı'nın güzel bir âdeti vardı, masasının üzerinde hep anayasa dururdu. "Yaver bey getir bakayım buraya" dedim. Ben ne diyeceğim diye hepsi nefesini tutmuş bekliyordu. Açtım, ikinci maddeyi satır satır okudum.

S: Siz de anayasa ile karşılık verdiniz yani..

C: O maddede 7 özellik saymış. Laik, sosyal, hukuk devleti değil sadece. İnsan haklarına saygılı, adil devlet olacak diyor. Ama devletin adil olmasının şartlarını aşağıya koymuyor. "Siz sadece laiklikten bahsediyorsunuz, onu da yanlış bahsediyorsunuz. Laiklik elden gidiyor, tedbir alalım diyorsunuz ama aldığınız tedbirlerin hepsi anayasaya aykırı. Anayasayı kendiniz çiğneyerek nasıl koruyacaksınız Sizin getirdiğiniz maddeler; insan haklarına, anayasaya, hukuk, laiklik ilkesine aykırı. Önce incelenmesi lazım, münakaşa edelim" dedim.
S: Hiç cevap geldi mi bu sözlerinize

C: Demirel, "Başbakan bu saatten sonra bunları nasıl münakaşa edelim" dedi. "Genel Sekreter'e verelim, rapor toplasın" dedim. "Genel sekreterlikte uzmanlar yok, hükümette var" dediler. "O zaman hükümete havale edelim" dedim. Aldığımız karar budur ve ben bunun altına imza attım. Anayasa'ya aykırı olduğu için hiçbirini uygulamadılar. Bu defa hukuki yollardan bir şey yapamadıklarını görünce ortağımızın yumuşak karnını buldular.

50 VEKİL

S: 50 vekil ikna odalarına çağrıldı. DYP'ye yöneldiler...

C: 50 tane DYP'li milletvekilini tehdit ettiler. Bir bir ikna odalarına çağırdılar. Kendilerine Yassıada'nın fotoğraflarını gösterip, "Sizi şu odaya koyacağız haberiniz olsun. Hükümetten desteğinizi çekeceksiniz" dediler. O vekiller sonradan benden özür diledi. Çiller Hanım bana geldi, "Bir gensoru verilse 50 vekilimiz korkusundan güvenoyu vermeyecek" dedi. Çoğunluğunuz olmazsa orada oturmanız da doğru olmaz. Demirel'e 291 imzalı seçim kararını verdim. "3 ay içinde seçim olacak, koalisyon protokolüne göre görevi Çiller Hanım'a bırakıyorum. Tekrar geleceğim. Bu şartla veriyorum" dedim. "Tabii" deyip aldı.

S: Ama olaylar pek istediğiniz gibi gitmedi...

C: Ertesi günü bile beklemedi. Çiller Hanım'a görev vermesi lazımdı ama 291 imzaya rağmen Yılmaz'a görev verdi ve Türkiye, 15 yıl kaybetti.

S: Sizin çok eski arkadaşınız, neden böyle yaptı

C: Kendisine sorun.

S: Siz açıkça eski öğrencilerinizi "Siyonizm'le iş birliği yapmakla" suçluyorsunuz.

C: Kendi ordusunda askerlik yaptırır dedim ya. Onlar hiçbir zaman Siyonizm'e alet olmak istemez, memlekete hizmet etmek isterler. Şahıslarını ayırıyorum. Politikaları ve yaptıkları işler başka, şahıslar başka. Şahıslar benim evladımdır. Severim, efendi insanlardır. Terbiyede eksik, kusur yapmazlar.

S: Ama politikaları yanlış size göre...

C: Yanlıştır. Yahudi bunları kullanıyor, farkında olmadan kullanıyor. Çünkü bunun ustasıdır. Sadece Türkiye değil, bütün ülkelerde. Bunların hocası, ağabeyi olarak yapılacak şey nasihat etmektir. Ben işe başlarken ne yapmaları icap ettiğini söyledim. Toprak kayıyor. Yarın Türkiye'nin bölünmesi karşısında ne yapacaksın Türkiye'yi büyük tehlikelerin beklediğini görüyorum ve seyirci kalamam. Siyonizm, demokrasi oyunu oynuyor.