ERBAKAN HAYATINI ANLATIYOR

Bismillahirrahmanirrahim Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz. Vefatının 11. yılında Erbakan Hoca'mızı; "Adil devlet ve insanca yaşam" teması ile anmaya çalışıyoruz. Bu yazıda Erbakan Hoca'mızı Nisan 1977 tarihli Günaydın gazetesine verdiği röportajda kendi anlatımıyla aktaracağız: "Efendim bizim dedelerimiz Kozanoğullarındandır. Kozanoğulları bugünkü Fethiye ile Adana arasındaki sahil bölgesinde hükümrandılar. Selçuklu Türklerindendir. Osmanlılara asker ve vergi vermekle beraber kendi içişlerine müstakil kalmışlardır. Bu hâl cennetmekân Sultan Hamit zamanına kadar sürmüştür. Sultan Hamit bu beyliğe son verdiğinde büyük dedemin ağabeyi son Kozan Beyi idi. Beylik son bulduktan sonra büyük dedem ve ağabeyi Sultan tarafından İstanbul'a getirilmiştir. Rahmetli babam Mehmet Sabri Bey İstanbul'da bulunduğu zaman hukuk tahsili yapmıştır. O zamanın hukuk tahsili tabii Kadı olarak göreve başlamıştır. Ve ilk görevi Bingöl'ün Genç kazasında olmuştur. Balkan Harbi falan sırasında olabilir. Çünkü seferberlikte Erzurum'daydı. (Rus ve Ermeni saldırıları sırasında) O acıları yaşamıştır. Kendisi bundan sonra takriben 40 sene Türkiye'nin muhtelif yerlerinde kadılık ve ağır ceza reisliği olarak görev yapmıştır. Evet, 40 yıl bu görev esnasında Bingöl Genç'ten başlayarak, Türkiye'nin çeşitli yerlerini dolaşmıştır, bu meyanda Kastamonu'da bulunmuştur. Tekirdağ'da bulunmuştur. Erzurum'da bulunmuştur. Sinop'ta bulunmuştur. Afyon, Kayseri, Trabzon Buralarda kadı ve ağır ceza reisi olarak görev yapmıştır. Sinop'tayken, 29 Ekim 1926 yılında ben doğmuşum. Sinop'tan sonra Kayseri'de, Trabzon'da ve kısa bir süre de Afyon'da bulunduk. Benim nüfus kütüğüm Afyon'a kayıtlı idi. Oradayken nüfusa kaydedilmiş bulunuyor idik. Biz 6 tane kardeşiz. En büyük kardeşim Ankara'da cilt ve deri hastalıkları profesörüdür; Nizamettin Erbakan. O'nun küçüğü İzmir'de göz profesörüdür; Selahattin Erbakan. Ben 3 numarayım. 4 numara Kemalettin Erbakan, İstanbul'da diş tabibidir. 5 numara kız kardeşimdir. Eczacılık fakültesini bitirmiştir, ismi Atıfet Aydın, evlidir. Ondan sonra 6 numara mühendislik tahsil etmiştir ve serbest olarak çalışmaktadır. İsmi Akgün Erbakan'dır. Görüldüğü gibi ailede büyük çoğunluk tıp ve mühendislik tahsili üzerindedir ve hiçbir tanesi de baba mesleğine intisap edememiştir. Hâlbuki rahmetli pederim çok arzu ederdi" pushfn('ads'); İLK EZAN SESİ "Sinop'tan sonra Kayseri'ye geldik, Kayseri'de 5 sene oturduk. Çocukluğumuzun ilk dönemiyle ilgili hatıraların mekânı Kayseri'dir. O yıllardan hatırladığımız hadiseler Laleli Camii'yle ilgilidir. Bu bir Selçuklu camisidir. Çocukluğumuz Laleli Camii'nin avlusunda oynayarak geçmiştir. Ve Ramazan günleri camide birçok yaşlı insanların sükûnet ve vakar içinde camiye girip çıkışlarını hâlâ hatırlarım. Ve yine Kayseri'de ilk defa bir Cuma günü ezan sesini duyduğumu hatırlıyorum. 3 veya 4 yaşında idim. Bir sene önce Kayseri'ye gittiğimiz zaman, çocukluğumuzda oturduğumuz evler duruyordu. Bu evleri gezdik. O vakitler oturduğumuz ev, Hacı İbrahim Efendi isminde bir muhterem zatındı. Asıl ev kısmını bize vermişti Kendisi onun yanındaki kulübe gibi kısmında oturan çok değerli bir insandı. Şimdi onun torunu bizim oturduğumuz evde oturuyor. Gittiğimiz zaman o genç çocuk bize evi gezdirdi. Fakat evin içerisindeki her noktayı benim ondan çok bilmeme hayret etti. Meselâ evin merdiveninin altında bizim, söğüt dallarından yaptığımız düdükleri koyduğumuz taşın oyukları vardı. Tabii, o oyukları adamcağız ne bilsin, şurada şunlar var, şunun arkasında şunlar var, dedikçe şaşırıyordu. Kayseri'de en fazla 6 yaşına kadar kaldım. Bunlar çocukluğumuzdaki hatıralardır. Kayseri'de Cumhuriyet İlkokulu'na başladık. Ve Cumhuriyet İlkokulu'nda takriben 1 ay kadar okuduktan sonra Trabzon'a gittik. Rahmetli peder Trabzon'a nakledildiği