Şehidler, evladlar

İNSANIN gözü dönüyor. Anadolu'nun kavruk bir yiğidinin dağda gezen bir nesebi gayrı sahihin kalleşçe pususu ile şehit olduğunu duyunca dünyayı yakası geliyor. Öyle ya o civana kast eden dünya neye gerek! Varsın olmasın, yerle yeksan olsun, batsın gitsin. Yaşlısı genci, kadını erkeği, çoluğu çocuğu ile beraber yok olsun. Zaten ama geç ama erken bir gün kıyamet kopmayacak mı
Varsın Anadolu'nun kavruk civanına kast edildiği gün batsın dünya, aşağı dünya...
Anlık da olsa böyle düşünmeyen insanlığını sorgulasın. Lakin sonra da aklı selim galip gelip akılcı düşünmeyen zekasını, mantığını, muhakemesini sorgulasın. Maalesef burası dünya; kalleşlik, kötülük, çirkinlik hep vardı.
Onların yanı sıra mertlik, iyilik ve güzellik de hep var. Mücadeleleri de dünya batana kadar devam edecek.
Maalesef ne ilk ne de son şehidimiz.
Bugün şehid olanlar yarın daha az civan toprağa düşsün diye mücadele ediyor.
İnşallah hiç düşmez...
Gelelim şehid üzerinden siyaset devşirenlere. "Efendim sınır ötesindeki üstler terk edilmeliymiş". Orası sizin ananızın terekesi değil. Keyfinize göre terk edemezsiniz. Sizin olan şeyi ister terk edin, ister sahip çıkın. Ama vatanın olan, vatan toprağının güvenliğini ilgilendiren yer kafaya göre terk edilmez.
Şehid verdik diye hiç terk edilmez.
Öyle olsaydı, hiç savaşmaz, hiç vatan savunmaz, hiç ordu tutmazdık. Ancak bu işler hamasetle de olmaz. İşin ehli oturur konuşur. Askerler, istihbaratçılar, güvenlik birimleri, kurmaylar stratejistler... Senaryoları çalışırlar. Orada olunursa ne olur, olunmazsa sonuçları nelerdir Neler getirir, neler götürür
Hangi durumda kısa, orta ve uzun vadede vatana en çok menfaat sağlanır
Cephedeki, evindeki, beşikteki ve mezardaki dahil daha çok vatan evladı nasıl korunur Tehlikeden uzak olur.
Tablo siyasi karar alıcıya, milli iradeyi temsil eden kişi ve kurumlara anlatılır.