HAYATIMDA şuurlu bir şekilde, siyasi bir amaç güderek hiç bozkurt işareti yapmadım. Bir istisnası var. O da 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi esnasında ve sonrasında. Caddede, sokakta beraber direndiğimiz, beraber nöbet tuttuğumuz ülkücü kardeşlerimizin sevgi ve selamlarına mukabil.
Onlar mutlu olsun diye, onlar için, belki 1-2 sefer. O zaman da diğer elimle rabia işareti yapmayı ihmal etmedim.
Jest için bozkurt yapıyor olsak da kendi siyasi çizgimizi vurgulamak için.
Hayatımın bundan sonraki döneminde de 15 Temmuz gibi olağanüstü bir durum olmazsa - ki olmasın inşallah- yapacağımı zannetmiyorum. Bu da bilinçli bir tercih. Çünkü ben ülkücü değilim. Milliyetçiliğim ve vatan sevgim, bir MHP'liden ya da ükücüden farklı temellere dayanıyor. Bununla birlikte Avusturya maçında attığı golden sonra Merih Demiral'ın yaptığı bozkurt işareti beni hiç rahatsız etmedi. Etmez de... Cumhur İttifakı olmasa da etmezdi. O zamanlar da MHP'den, ülkücülerden rahatsız olmazdım. Onlara kızardım, yanlış yerde durdukları, vatan ve ülkü tahayyüllerine taban tabana düşman CHP ile iş tuttukları, onun kayığına bindikleri için.
Buna rağmen bozkurttan da MHP'den rahatsız olmazdım.
Peki başkaları rahatsız olabilir mi Olabilirler lakin olmaları bir şeyi değiştirmez.
Çünkü milliyetçilik bu memlekette çok yaygın bir duygu ve ruh halidir. Kimisi benim gibi kendi milliyetçiliğini özenle MHP'den ayırır, kimisi bu sorgulamaya hiç girmeden daha lümpen bir milliyetçidir, kimisi MHP'lidir, kimisi başka partili. Ancak bu memlekette vatan sevgisinden, hamiyetperverlikten rahatsız olmak bu ülkenin kendisinden rahatsız olmaktır. Efendiler, burası bir batı Avrupa ülkesi değil. Biz Avrupalı değiliz. Ve bizatihi bu ülkeyi Batı Avrupa ülkesi, bizi Avrupalı olmaktan muhafaza eden şeylerden birisi de bize mahsus vatan sevgimiz ve hamiyetperverliğimizdir.