GÜNLER önce bir terör saldırısı ile daha yüzleştik.
Sol mezhepçi DHKP-C terör örgütü militanları Çağlayan Adliyesi'ne saldırı girişiminde bulundular. Bir çok vatandaşımızı ve güvenlik görevlisini yaraladılar. Bir vatandaşımız da maalesef şehit oldu.
Teröristlerin asıl amacı adliye binasını basmak, belki de o saatlerde görülen bir DHKP-C davasındaki mahkeme heyetini rehin almaktı.
Bir şehit ve yaralılarımız olmasına rağmen teröristler güvenlik güçlerinin başarılı müdahalesi sayesinde amaçlarına ulaşamadılar.
Terör saldırısının detayları oldukça ilginç. Saldırıyı gerçekleştiren teröristler için Meclis'te daha önce basın toplantısı düzenleyen milletvekillerinden tutun da onlar hakkında hak ihlali karar kararı veren Anayasa Mahkemesi'ne kadar çok boyutlu bir durumda karşı karşıyayız. Basın toplantısı düzenleyen bir DEMPKK milletvekili. Dolayısıyla üzerine konuşulacak çok fazla şey yok. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin saldırgan terörist başka bir suçtan hapise yatarken ihlal kararı vermiş olmasının üzerine düşünmemiz gerekiyor.
İddiam Anayasa Mahkemesi'nin teröristin serbest kalınca tekrar terör eylemi düzenleyeceğini bilerek bu hak ihlali kararını verdiği değil. Ayrıca temel hukuk bilgisine sahip olan herkes kararların dosya bazlı verildiğini bilir. Yani terörist de olsa, cani de olsa, tecavüzcü de olsa eğer bir hak ihlali varsa mahkeme hak ihlali kararı verir.
Ancak Anayasa Mahkemesi'nin doğurduğu garabetler bu genel ilkelerin arkasına sığmayacak kadar büyük. Nerede bir terörist, yurtdışına kaçmış bir devlet düşmanı, bağlantısı dışarda bir etki ajanı var bir bakıyoruz Anayasa Mahkemesi'ne hak ihlali başvurusunda bulunmuş ve mahkeme tarafından haklı bulunmuş. Hatta bir çok suçlu Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararı sayesinde tahliye olup ya yurtdışına kaçmış ya da serbest kalmasından faydalanarak daha büyük suçlar işlemiş.
Yani mahkemenin verdiği hak ihlali kararlarının bir bölümü ancak daha fazla suça ve radikalleşmeye hizmet etmiş - mahkemenin amacı bu olmasa da.
Bu durumda yapılması gereken belli. Mahkemenin de bu neticeleri göz önünde bulundurup, verdiği kararların sonuçlarını masanın üzerine yatırıp yeni bir doktrin oluşturması gerekiyor. Yani bizim sorduğumuz soruyu mahkemenin de sorması gerekiyor; benim teröristleri daha fazla suç işlesinler diye tahliye etmek gibi bir amacım yok ama nedense sonuç böyle oluyor. Acaba bir yerde yanlış yapıyor olabilir miyim