"Sınır eğlenceleri"
Bu adamlar ülkelerin sınırlarını yeniden çizme, devletleri kendilerine göre "doğru boya" indirme, milletleri cezalandırma hakkını nereden buluyorlar diye sorabilirsiniz. Cevabı şu: Onlar, endüstri devriminden, hatta aydınlanmadan beri kendilerinde o hakkı görüyor. Rahmetli Alev Alatlı buna "aydınlanmanın kibri" derdi. Merhametsiz bir kibir. Onlar üstün ari ırktı. Onlar öldürmeseler Amerikan Yerlileri, Çinliler, Asyalılar ve Orta Doğulular zaten silinip gidecekti. Onun için onları öldürmeleri sadece tabii gidişi hızlandırmaktan ibaretti. Irkçılık ancak Hitler'in mağlubiyetinden sonra "tu kaka" oldu. Tekrarlayayım: Hitler Batı'nın ilk ırkçısı değil, son ırkçısıdır.
Sınırların yeniden çizilmesi Diyorlar ki bunları da zaten biz çizmiştik. Yanlış çizmişiz. Şimdi yeniden ve doğrusunu çizeceğiz. Ya ora halkı Onlar ne o zaman ne de şimdi söz sahibidir.
1922Trevor Royle adlı yazarın, Sunday Herald gazetesinde, 23 Şubat 2003 tarihinde yayımlanan Sınır Eğlenceleri başlıklı yazısından daha önce kısaca bahsetmiştim. Bakınız Irak, Suriye, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan sınırlarını kim ve nasıl çizmiş
1922 Kasım'ının sonundayız. İç mekân: Basra Körfezi'nde, al-Hasa limanı yakınındaki Ukair'de çatılmış bir İngiliz ordu çadırı.
Oyuncular Trevor Royle'ın anlatımıyla şöyle: "Birinci Dünya Harbi'nde Türklere karşı İngiltere'ye büyük destek sağladığı için İngiltere'nin koruması altındaki İbn Suud, (yakında Suudî Arabistan olacak) Necd'in yöneticisiydi. Sabih Beg, daha önce Osmanlı Mezopotamya vilayeti olup şimdi İngiliz mandasındaki Irak'ın, Kralı Faysal'ın temsilcisiydi. İngiliz korumasındaki Kuveyt'in hükümdarı Şeyh Ahmed Al Sabah'ın bulunmasına izin verilmemişti; onu Binbaşı J. C. More temsil ediyor ve onun adına gereken bütün konuşmaları yapıyordu."
"BENİ SEN YARATTIN"Bu önemli heyeti, İngiltere'nin bu iş için görevlendirdiği Sir Percy Cox yönetiyordu ve Cox (Arap şivesiyle "Kokkus") beş gündür çekişip bir sonuca varamayan Araplardan ve yapış yapış sıcaktan sıkılmıştı. Tercümanlığı Cox'un yaveri Binbaşı Harold Dickson yapıyordu. Dickson'un sonradan yayımlanan notlarına göre sahne şöyle ilerledi:
"İki tarafın da taviz vermeyeceğinden endişelenen ve sabrı tükenen Cox, kırmızı bir kalem ve Arabistan diye bilinen yerin boş bir haritasını çıkardı. Delegelere, "Beyler, işte sınırlarınız" dedi ve bugün Irak, Kuveyt ve Suudî Arabistan'ın sınırlarını teşkil eden birbiriyle açı yapan düz çizgileri çizdi. Kimse aldığından mutlu değildi: İbn Suud çöl mirasına ihanet edildiğini hissediyordu; Irak geçeceği yer iki Kuveyt adası, Varba ve Bubiyan'ın neredeyse tıkadığı Körfez'e daha rahat bir çıkış arzu ediyordu; Kuveyt iki potansiyel düşmanın arasında sandviçlenmişti.
"Tercümanlığın hemen tamamını yürüten Dickson, 'Necd Sultanı'nın yaramaz bir okul çocuğu gibi azarlanmasını, Sir Percy Cox'un, sınırların tipine ve genel çizgisine ben karar veririm diye ona çıkışmasını seyretmek şaşırtıcıydı.' diye yazıyordu. 'İbn Suud neredeyse çözülüvermişti ve patolojik bir tavırla Sir Percy'e, 'Sen benim babamsın, ağabeyimsin, beni sen yarattın, ben bir hiçken beni bu mevkie getirdin. Sir Percy emir verirse krallığımın yarısını; yok, yok tamamını teslim ederim.' diye sayıp döküyordu.'"