Her fikir saygıdeğer midir Bence hayır. İtiraf edeyim, okur yazarlıkta tekleyen birinin fikirlerine saygı duymak hiç içimden gelmiyor. Bence doğru da değil. Yazmasını bilmeyenin yazdıklarında fikir aramak boşuna bir çaba.
Sosyal medyada ve hatta bizim gazetenin internet nüshasının yorumlarında öyle yazılar var ki… Cümlelerin sonunda nokta yok, başında büyük harf yok. Demek ki cümle yok. Birkaç kelimede bir virgül koyup devam eden "yorumcular" var! Noktalama işaretinden sonra bir boşluk bırakmak yüksek lisans seviyesinde bir beceridir herhâlde. De, da'nın ayrılması… Hele de gereken "ki"lerin ayrı yazılması. Soru eki "mı" ve "mi"… Bunlar muhtemelen doktora, hatta profesörlük konusudur. Gerçi böyle hataları yapan profesörler de tanıdım. Onun için üzülmeyin. Ne de olsa acele yazıyorsunuz, mühim olan "fikir", değil mi.
CEHALETİNİ SAVUNMAK
Şimdi birkaç savunma var. Biri, "Acele yazdım." Okur yazar insan acele de yazsa yavaş da yazsa böyle abuk yanlışlara düşmez. Hiç bozuk konuşanı taklit etmeye kalktınız mı Hani eğlence olsun diye. Çok zor bir iş. Yanlış yazmayı taklit etmek de kolay değil. Noktadan, virgülden sonra ara tuşuna düşünerek basmazsınız ki. Az önceki "ki" de düşünülüp taşınılıp ayrılmadı. Okur yazarlar bunları şuur altından yapıverir. Okur yazardan kastım da ömründe hiç olmazsa birkaç kitap okumuş olmak. Belli ki yüce halkımızın çoğunluğu testlerde soru okuyup kutu karalamaktan okumaya, hele hele yazmaya pek vakit bulamıyor.
Bir başka savunma: Sen böyle ıvır zıvırı bırak da yazdığım fikre bak! Vallahi hiç kusura bakma. Cümlesinin nerede başlayıp nerede bittiğini fark etmeyen insanın sözde fikriyle vakit kaybedemem. Bırakın büyük harfi ve noktayı, de-da hatası gördüğümde bile yazara saygım bir çıt düşer.
KÜFÜR FİKİR DEĞİLDİR
Bir de art arda slogan ve değer hükmü sıralamayı fikir sanan tipler var. Hatta art arda hakaret, aşağılama kelimeleri sıralamayı… Bunların kapsamı sosyal medyanın ötesinde. Bazı siyasi partilerin iletişimi de öyle. Hatta secili küfür ediyorlar. Seci, düz yazıdaki kafiyeli kelimelere denir. Mesela millet ile zillet kafiyelidir. Seci yapılabilir. Sonra devam edersiniz: millet, zillet, illet, rezalet, sefalet, hiddet, zulmet, bisiklet… Bisiklet'in ne ilgisi var diyeceksiniz. Aynen böyle yapıyorlar. Seci şehvetinden hiç ilgisiz kelimeleri de araya sıkıştırıveriyorlar.
Kulaktan doldurulup ağızdan veya klavyeden boşaltmak. Buna ithal bilgelik deniyor. Geçen gün bir "yorumcu" saymış: faşist, ırkçı, militarist, tek tipçi… Şimdi bu fikir mi Yok düpedüz küfür. Benim cevabım ne olabilir: "Ben de senin!"
Yetmişli yıllarda "Bize faşist diyenin…" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu minval üzereydi. Ama daha sunturluydu. Rahmetli Nevzat Kösoğlu da o yazıyı iddianamesine aynı hakareti yazan meşhur işkenceci savcının gözünün içine bakarak okumuştu. Siz hayatınızda Türkiye'de "Ben faşistim, faşist!" diyen bir adam gördünüz mü Ben görmedim. Bu kelimeyi sadece 11 yıl hocalık yaptığım ODTÜ'de o zamanın "devrimci gençler"inin ağzından duyardım. Millî demokratik devrim, yani ihtilal yapacaklardı ama nasip olmadı. O günlerde bunlar bize de okuldaki sosyal demokrat gençlere de "faşist" diyordu. Sonra Josef Stalin'in "faşist" tarifini okudum: "Komünist olmayan". O halde kendi ideolojilerine göre haklıydılar ama söyledikleri hâlâ küfürdü, fikir değildi.