Gözlerinizi ovuşturun ve dünyaya bir daha bakın
Cemil Meriç, yine rahmet istedi: "İdeolojier, idrakimize giydirilen deli gömlekleri!" Bundan güzel nasıl tarif edilebilir. Bu kadar güçlü değil ama benim de bir benzetmem var: İdraklerini ideolojilere kaptırmış insanlar, dünyaya baktıkları zaman dünyayı olduğu gibi görmüyor.
Normal insan, makul insan, dünyaya baktığında ışık gözlerinden içeri girer. O ışık, dünyadaki eşyaya çarpmış ve oradan bakanın gözlerine ulaşmıştır. Işık orada bir görüntü yapar, o görüntüyü sinirler beyne ulaştırır ve insan, dünyada ne varsa onu görür. Beyni vasıtasıyla görüntünün anlamını kavrar.
İdeoloji tutsağında algı süreci bunun neredeyse tam tersi. İdeolojisi, onun idrakini beyaz bir perdeyle kapatıyor. Gözleri dışardan gelen ışığı içeri alma vazifesinin tam tersini yapıyor. Zihni, görüşünü kapatan o beyaz perdeye ideolojisinin hayal ettirdiği saçma sapan görüntüleri yansıtıyor. O da o görüntülerin gerçek olduğunu, gerçek dünyanın o perdedeki akisler olduğunu sanıyor; ona göre davranıyor.
Bu sabah, Engin Alan Paşa'nın bir Tweet'iyla karşılaştım. (Artık X'iyle mi diyeceğiz) Şöyle yazmış:
"Askeri Stratejide önemli bir gerçek vardır: Yığınakta yapılan hata, harbin sonuna kadar düzeltilemez. Şimdi Türkiye, başından beri Suriye ile ilgili yaptığı yığınak (politik, askeri) yanlışı ile yüzleşiyor."
Gençlik yıllarımda Dündar Taşer Ağabey'le sohbetlerimizde defalarca işitmiştim bunu. "Yığınaktaki hata harekâtın sonuna kadar devam eder." O da rahmet istedi.
HANGİ HAYALLERİ GÖRÜYORDUNUZHiçbir ülke kontrolsüz kaçak kabul etmezken, sınırlarımızı sonuna kadar açmak! Biz haklıyız, biz ensarız, onlar muhacir sloganları. Hemen ama hemen yarın Emevi Camii'nde cuma namazı kılacağız hayalleri. Sırf İhvan böyle dedi diye bu davranışları doğru ve gerçek sanmak
Ne demişti Seyyid Kutub, "'Milliyetçilik, tarihî, zamanı geçmiş bir bayraktır.' Kutub'a göre dünya, düşünce ve doktrine dayanan ideolojik komplekslere doğru ilerlemektedir. İslami hareket, bu global eğilimin bir parçasıdır. Kabile kimliğine, ırk veya toprağa dayanan asabiyye gerici, cahili bir kimlik tarzıdır." (Sayyid Qutb and the Origins of Radical Islamism, Oxford University Press 2013, s: 257-258) İşte biz on milyon kaçağı övünerek Türkiye'ye alırken ideolojimizin perdesine bu hayaller aksediyordu. Nedir bu hayaller Millet yok. Millî devlet yok. Dolayısıyla sınır yok. Hatta Müslüman ülkelerin ahalisi de Müslüman değil. Cahiliye devri halkı gibi. Bir tek İhvan "fırkayı naciye".
Tıpkı, "Faiz sebep, enflasyon neticedir. Bu nastır nas!" derken ideoloji perdesine akseden tuhaf projeksiyon gibi.
Bu hatalardan döndük galiba. Hani ne demişler: Taç giyen baş akıllanır. İyi de bu o baş akıllanana kadar o tacın tebaasına ne olur Ama Alan Paşa'nın, Dündar Taşer'in dediği gibi yığınaktaki hatanın etkileri, azalarak değil, katlanarak devam ediyor. Harekâtın ne zaman biteceği, bitip bitmeyeceği belli değil. Bakalım önce kim biter. O mu biz mi Gerçek şu ki milletler dünyasında, yani gerçek dünyada "harekât" hiç bitmez.