Gazze'yi sayfiye yapmak

Trump, Gazze halkını tabii hayatta kalanlarısürüp Filistin'i Amerikan sayfiye yeri yapacakmış. Filistinli Araplar başka Arap ülkelerine gidecekmiş. Onlar almazsa belki biz alırız. Yine Ensar oluruz, çok şerefli bir iştir. Hele ABD buna karşılık bize biraz para da verirse keyfimize diyecek olmaz. Hain muhalefet "Dur, ne yapıyorsun!" falan derse ki haindirler derler, onları da "Halkın bir kısmını diğer bir kısmana karşı" diye yakalayıp içeri atarız.

Emperyalist böyledir. Amerika nire, Filistin nire ama büyük başın derdi de cihanşümul oluyor. Bakınız bir vuruşta Filistin meselesini hallediyor, İsrail'in güvenliğini kalıcı şekilde sağlıyor, bonus olarak da Trump İnşaat'a koskoca sahil boyunca sayfiye yapıp belki de işletme ihalesi alıyor. Buna bir de o yüzlerce kilometrelik sahilin hediye ettiği, doğal gaz dolu münhasır ekonomik bölgeyi ekleyin.

ÇÜNKÜ GÜCÜ YETİYOR

Yapar mı Yapmaya gücü yeterse yapar. Niçin yapıyor diye sormayın. Cevabı basittir: Çıkarına uygun. Fakat asıl sebep: Çünkü yapmaya gücü yetiyor. Arap ülkelerinden pek bir itiraz duydunuz mu Peki bizden Sebep Çünkü itiraza güçleri yetmiyor. Düşünün, adam Milletler Arası Ceza Mahkemesi'nin kararına aldırmadığı gibi bir de o mahkemenin hâkimlerine yaptırım uyguluyor. Niçin Çünkü gücü yetiyor. Mahkeme kararlarını uygulamayan, beğenilmeyen kararı veren hâkimlerin sürüldüğü başka ülkeler, başka örnekler hatırlıyor musunuz

Gücü gücü yetene mi Evet öyle. Bunun karşısında tek engel vicdandır. Ama anlaşılan vicdanın kapsama alanı pek geniş değil.

Kapsama alanı demişken Stephen Covey'in, Etkili İnsanın Yedi Alışkanlığı kitabındaydı yanılmıyorsam, yazar, her insan için iki cins çember düşününüz, diyordu. Kendisine etki edenlerin çemberleri Etki edenlerin menzili de diyebilirsiniz. Diğeri de kendi etki alanı. Kendisinin etki menzili, kendisinin etki çemberi. İşte kendi etki alanı, kendisini etkileyenlerinkinden daha geniş olan insan etkili insandır. Covey'in etki çemberlerini ülkeler için de çizebiliriz. Öyle anlaşılıyor ki ABD'nin etki alanı yerkürenin öbür ucuna, kendi antipoduna kadar uzanıyor. Arap Yarımadası, İsrail, Filistin şüphesiz Trump'ın menzili içinde. Onun ardından "Ben de, ben de" diye koşuşturan ve kendini hâlâ Napolyon dönemindeki zanneden Fransa var. O Fransa ki İngiltere ile birlikte, daha 1916'da Irak'ı, Suriye'yi ve Levant'ı nasıl paylaşacaklarının planını, Sykes-Picot anlaşmasını yapmıştı. Buralar ne zaman karışacak olsa Fransa'nın hemen boy göstermesi ondandır. Fransa'nın da etki alanı, hiç olmazsa kendi kafasında, epey geniş. Bir zamanlar Güneydoğu Asya'ya, Vietnam'a falan uzanırdı. Şimdilik Akdeniz'le sınırlı görünüyor ama fırsat buldukça Ermenistan'a, Azerbaycan'a da güç yetirme gayretinde.

FİLİSTİN BOŞMUŞ!

Peki bizim etki alanımız ne kadar Bir de menzili bize ulaşan, bizi hedefe koyanlara karşı direnme gücümüz, onları caydırma gücümüz ne kadar Bu sorulara cevap verebilirseniz bir uluslararası ilişkiler doktorası yapmış gibi olursunuz. Dolayısıyla bu bir yazıya da birçok yazıya da sığmaz. Bir örnek verip geçeyim: İngiltere bizden Kıbrıs'ı istedi. İngiltere'ye borcumuz vardı, ekonomimiz güçlü değildi ve müttefikimizdi. İtiraz edemedik. Verdik. "Tahtı şâhânem baki kalmak kaydıyla." gibi bir not da koymuşuz verirken. İngiltere de "emriniz olur" demiş zâhir!