Batı niçin hükmetmiş

"Niçin geri kaldık" sorusuna birçok yönden baktım ve birden fazla cevap buldum. Tabii asıl bulan ben değilim. Bilim adamlarının analizlerini buldum ve onları toparlayıp anlattım. Burada saymayayım, bulduklarımı "Niçin Geri Kaldık"ta uzunca özetlemiştim.O kitabı yayımladıktan da sonra, kök sebebi, belki kök olmasa da en önemli sebebi kavrar gibi oldum. Kök sebep; bilginin, çözümlerin, nereden beklendiği, nerede arandığıydı.Öyle anlaşılıyor ki Bilim Devrimi denilen çağa kadar, bütün dünyada, bir problemle karşılaşıldığında veya bir şey başarılmak, bir yere ulaşılmak varılmak istendiğinde, otoritelerden medet umuluyordu. Otoritelerden ve o otoriteler adına teşkilatlanmış, onlardan aldıkları meşruiyetle hüküm süren egemenlerden.BEN BİLMEM, OTORİTEM BİLİR Hemen örnek vereyim: Avrupa'da, bilim devrimi başlamadan önce anlattığım otorite Katolik Kilisesidir. Krallar, imparatorlar kilisenin kutsamasıyla tahta çıkar, onun öngördüğü şekilde yönetirler. Fukuyama, "Katolik Kilisesi devlet olmuştu." der. Osmanlı için de, "Devlet kiliseleşmişti." hükmünü verir. Çin'de otorite Konfüçyüs, Japonya'da Şintoizm, Hindistan'da Buda'dır. Komünist dünyanın da "dini" vardır. Adı diyalektik Materyalizm'dir; Marksizm'dir. Adına kurulan yapılarda, dinin veya felsefelerin bir sorumluluğu yoktur. Sorumlular, kendileri düşünmeye, araştırmaya üşenip günlük problemleri, hukuku, devletin işleyişini, hatta tarımı, eğitimi, velhasıl her şeyi o kutsal otoriteden istihraç etmeye, ondan çıkarsamaya çalışanlardır. Dinde veya otoritede o konu bulunsa da bulunmasa da. Çözüm otoritede yoksa bile, ne yapıp yapılır, keşfedilir. Sonra bu keşif nas olur. Bu kadar.Otoritenin veya dinin yanına, gelenekle gelen de eklenmiş, yapışmıştır. Gelenek de din gibi algılanmış, din yerine geçmiştir. Geçmiş asırlarda çıkarsanan sonuçlar da mahallî töre de. Rahmetli Fazlulrahman, "Kur'an bir hukuk kitabı değildir!" diye kendini paralar. Ancak uygulamada hukuk dinden çıkarılır. Çıkmasa da çıktığı iddia edilir. Tabiî, mümkünse İslam'ın doğduğu devirdeki ve o coğrafyadaki gelenekten, töreden çıkar. Şeriat töre demektir. İslam'la ilgili tarafı da vardır, olmayan tarafı da. Rahmetli Prof. Dr. Hasan Onat Hoca'nın dediği gibi: Şeriat, din değildir.ÇÖZÜM GEÇMİŞTE, BULUP ÇIKARIN! Harari, Sapiens'te, bu anlayışı, "köy papazı- şehirdeki papaz- piskopos- papalık" hiyerarşisi, her soruya cevap verir. Eğer bunlarda sorunun cevabı yoksa o soru önemsizdi. diye özetliyor.Rahmetli Mehmet Genç de Osmanlıdaki zihniyeti, şöyle anlatır: "Kadimden beri gelene aykırı iş yapılmaya." "Kadim nedir" sorusunun cevabı da şudur: "Kadim odur ki ondan öncesini kimse hatırlamaz."Japonya'dan Roma'ya, bütün bu saydıklarım, bir yere varmak istediklerinde, bir problemi çözmek istediklerinde geçmişe, otoriteye, kadim otoriteyi temsil eden yaşayan otoritelere başvuruyorlar. Geçmişe soruyorlar. Geçmişte mutlaka bir cevap vardır. Dünya böyle işliyor. Zaten güneşin altında yeni bir şey yoktur ve bin yıl önce dünya ne idiyse bugün de odur.Bu hâl, bir kere, büyük bir rahatlık getiriyor. Her şeyin cevabı geçmişte zaten verilmişse sizin sorulara, sıkıntılara çözüm bulacağım diye çırpınmanıza gerek yoktur. Enflasyon mu Nas var ya! Faiz sebep, enflasyon neticedir. Peki, bu dinde var mı Hayır, ama birileri dinden bunu istidlal eylemiş. Kim birileri Büyük otoriteler: Necip Fazıl ve Necmettin Erbakan. Bitti! Yok, ekonomiymiş, yok Viyana ekolüymüş, yok Chicago ekolüymüş, para teorisiymiş, daha da ötesinde çift paralı ekonomiymiş. Yormayın kendinizi. İşte nas budur, kadimde enflasyonun merhemi vardır. Beyhude uğraşıyorsunuz.HEM RAHAT HEM GÜVENLİ Düşünce ve problem çözme rahatlığı bu yapının birinci getirisi. Bu, ikincisi kadar önemli değil. Nihayet teorik bir rahatlık. Asıl ikinci getiri; bu düşünce tarzı sayesinde siyasî otoritenin,