'Kolay ölümler ülkesi'

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum. Sahibi beni bağışlasın. Evet, kişisel olarak ben artık bir devletimiz olmadığını düşünüyorum. ok basit bir anlatımla devlet, vatandaşlarının hizmetinde bir yönetim aygıtıdır. Evet, artık bizim bir devletimiz yok. Bence Meclis'in büyük çoğunluğu da sadece bu halkı ve topraklarımızı yok etmeye yemin etmiş insanların avanta yeri. Bu ülkeyi epey bir zamandır dünyanın önde gelen mafya örgütleri ve emperyalist devletlerin kurguladığı plana göre hareket eden medya yönetiyor. Yani biz vatanını sevenler, adalet isteyenler onların esiriyiz. Kısaca ben onlara yok ediciler diyorum. İktidar mı Allah aşkına oteller yandı, ormanlar cayır cayır yanıyor, binlerce insan evsiz, topraksız kaldı, gariban askerlerimiz güya mağaradaki metan gazından öldü. Biz bir bakanın ya da bir askeri yetkilinin istifa ettiğini duyduk mu Yangınların çoğunun bakımsız elektrik tellerinden kaynaklandığı ortaya çıktı, bir kısmını da parayla ya da gönüllü yakanlar var. Özelleştirmenin kaymağını yiyen elektrik şirketlerinin vergileri sürekli affedilmiş, adamlar bırakın değişen iklim koşullarına göre elektrik tellerini yeniden oluşturmayı, tellerin geçtiği bölgelerdeki hemen tutuşan çalılıkları bile temizlememişler. Bilirler ki bu ülkede kimse onlara dokunamaz. Mağdurlar dava açsa ne olacak Paran varsa seni yargılayacak tek bir savcı bile yoktur.

Bir soru: "Neden ormanlık arazilere asker gönderilmiyor" Hatay depreminde de asker 15 gün sonra bölgeye gönderirdi. Bence iki nedeni var, birincisi ya artık ülkemizin çok övündüğü ordusu da kalmadı ya da bu çok önemli ordunun karakteri gereği askerler ülkelerini severler, korurlar. Öyleyse uzak olsunlar. Düşünün vakti zamanında kozmik odaya girenler neleri ele geçirdiler. Boşuna değildi o odaya girmek, işgal devletlerinin en önemli başarısıydı.

Şimdi gelelim Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde AKUT gönüllüsü ve orman işçisi 10 yurttaşımızın ölümüne. Sakın, "Ölüm bu işin fıtratında var!" demeyin. "Allah onları cennetine aldı" demeyin, onlar düpedüz öldürüldüler. Yangına giderken onların maskeleri, oksijen tüpleri yoktu! Isıya dayanıklı giysileri, eldivenleri, gözlükleri yoktu, ilk yardım çantaları yoktu! En önemlisi yedek suları bile yoktu! Onların tepelerinde yüzlerce ton su atabilen söndürme uçakları yoktu. Vay efendim itibardan vazgeçmek olmazmış. Bu nedenle bütçesi üç bakanlıktan daha fazla olan Diyanet çalışanlarına tatil köyü yaptıracakmış. Yaptırıldı da. Helal olsun, şen kahkahaları bol olsun!

Ormanlar yandıkça, ülke çoraklaştıkça ellerini ovuşturan bir kesim var. Bunların büyük inşaat şirketleri var. Ayrıca ülkemizde uyuşturucu ve altın kaçakçılığından elde edilen karaparanın aklanması gerek. Bu karapara büyük otel, bina yapımında pek bir güzel aklanır. Birazı da güzellik salonlarında, saç ekiminde, reklam ve moda sektöründe insanlar işsiz kalmasın diye dağıtılır. Siz hiç büyük şirketlerin devasa araçlarıyla yangın söndürmeye katıldıklarını gördünüz mü Aradım taradım ben sosyal medyada bir tane gördüm. On katlı inşaatlara beton aktarımı yapan bir araç yanan ormana epey kuvvetli su sıkıyordu, vallahi bir tek tane gördüm. Sonrası yok!