Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!
Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız. Görülen o ki seçimle gelmiş belediye başkanları artık birer rehine, muhalif basın, aleni susturuluyor. "Şeriat isteriz!" diye haykıranlar gene sahnede. Ve biz dijital medyada ne kadar haykırsak da meydanlarda toplansak da ülkemiz göz göre göre elimizden kayıp gidiyor. Öyleyse yepyeni yollar bulmalıyız. Şu günlerde bize karşı yargı silahı kullanılıyor öyleyse öncelikle yargının elini kolunu bağlamak ve esas görevlerine döndürmek gerekiyor. Birkaç örnekle ne demek istediğimi anlatayım:
Ülkemizin özellikle Ege Bölgesi'nde binlerce hektar orman yanıp kül oldu. Birçok köy artık yok! Yüzlerce ev yandı, yüzlerce tarım alanı çöpe döndü ve binlerce insan mağdur! Şimdi bu yangınların bir kısmı ülkemizi yok etmek isteyenler tarafından çıkarıldıysa da pek çok tanık ve çekilmiş fotoğraf, yangınların bölgede elektrik dağıtımı yapan elektrik şirketinin (hepimiz adını biliyoruz, gazetemin başı beladan uzak olsun diye ad vermiyorum) üç yıldır bakımı yapılmayan elektrik tellerinin birbirine çarpması sonucu çıkan kıvılcımlardan başladığını gösteriyor. Ayrıca elektrik tellerinin geçtiği yolların her yaz mevsimi başında hemen tutuşan çalılıklardan temizlenmesi gerekiyor. Ama ne denetim var ne de uyaran. Elektrik şirketi de aldığı paraya bakıyor, vergi ödeyip ödemedikleri bilinmiyor. Bu da araştırılmalı.
Şimdi barolara çok iş düşüyor. Mağdur ailelerin tek tek kapılarını çalıp insanları elektrik şirketine dava açmaya ikna etmek. Bu iş için sadece avukatlar yetmez tüm muhalif partililerin onlarla birlikte olmaları ve gönüllülerin de kapıları çalmaları gerekir. Sonra mağdurlar ve gönüllüler dava dilekçeleri ellerinde adalet saraylarının önünde hakları için sıraya girmeliler. Düşünün yüzlerce kişi dilekçelerini vermek için bekliyor. Tamam dayak yiyebilirler, coplanabilirler, hatta içeri alınabilirler ama onlar evlerini, verimli topraklarını, hayvanlarını en önemlisi de anılarını yitirdiler. Vız gelir tırıs gider. Ülkemizde hayvan haklarını, doğayı korumayı iş edinmiş pek çok dernek var. Onlar da sırada olmalı.
İçinizden "Hayal kurma Işıl" diye geçirdiğinizi biliyorum. Bu bir hayal değil, şimdilerde rehine olan Can Atalay ve arkadaşları Soma faciası sonrası az kapı dolaşmadılar. Buradan Can'a selam gönderiyorum. İyi ki hayali gerçek yapmak için çalıştın.
Ülke tam da uçuruma düşmeye başlıyor çünkü su yok! Özellikle Hatay'da ilgililerin belirttiği gibi sadece 60 günlük su kalmış. Ege Bölgesi de susuz, Konya'daki yeraltı sularının çekilmesiyle oluşan obrukların sayısı 1000'i aşmış. Bir zamanlar "Su zenginiyiz" diye çok övünürdük, Karadeniz'de uyduruk HES adlı elektrik santralları yaparak Karadeniz'in gürül gürül akan derelerini kuruttuk. Orman alanlarını her şey dahil oteller yaparak görgüsüz yazlık siteler yaparak yok ettik. "Su zenginiyiz" diye övünürken "su fakiri" olduk.