Bir avukat İstanbul'da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor. Ankara Keçiören'de, yolda kız kardeşine sarkıntılık eden bir gruptan onu korumaya çalışan bir delikanlı sarkıntılık yapanlar tarafından bıçakla delik deşik ediliyor. İstanbul Kâğıthane'de bir kuyumcuya maskeli kişiler silahlı saldırı düzenliyor. İstanbul Eyüpsultan'da bir kişi silahla vurularak öldürülüyor. Sarıyer'de haraç vermek istemeyen kasap vuruluyor, Adana Seyhan'da bir pastaneye el bombası atılıyor. El bombası atan saldırgan parmak izi bırakmamak için ameliyat eldiveni kullanıyor. Mattia Ahmet'in katillerinin pervasızca çektikleri fotoğraflar sosyal medyada pik yapıyor, anneye ölüm tehditleri gönderiyorlar. İzmir Balçova'da maske takan bir lise öğrencisi pompalı tüfekle mahalle karakolunu basarak üç polisi öldürüyor ve IŞİD bağlantılı çıkıyor.
Sevgili okurlarım burada katillerin, şiddet olaylarını uygulayanların 14- 16 yaş aralığındaki çocuklar olduğunu söylemeliyim. Ben birkaç örnek verdim ama son günlerde bu sayı artıyor. Nasıl artmasın dünyanın en ünlü mafya örgütleri ülkemizi mesken tutmuş durumda. Uyuşturucu kaçakçılığında uzun yıllar boyunca birinci olan Kolombiya'yı bu yıl geçip biz birinci olmuşuz. Aklıma hep Binali Yıldırım'ın oğlunun Hollanda'da dokuz ton kokainle el konan gemisi geliyor. Neyse ana konudan, katil yapılan çocuklardan devam edelim, evet ülkemiz ne yazık ki mafya örgütlerinin en kolay eleman bulduğu ülkelerden biri oldu. Onlar çocuklarımızı sadece katil yapmıyorlar, organ mafyası için en verimli yerlerden biriyiz, Maraş-Hatay depreminde yüzlerce çocuk kayboldu, bir kısmı zenginlerin daha çok yaşamak için kanlarının değiştirilmesinde kullanıldı, pedofili ve fuhuş için kullanılanların sayısı da oldukça fazla.
Ne yazık ki 20 yıldır yaşadığımız yönetim kâbusu en sonunda çocuklarımızı da katil yaptı. Pek çok nedeni var. Başlayalım. Artık çocuklarımız sosyalleşmek için aralarında oyunlar kurup eğlenmiyorlar. ünkü hepsinin ellerindeki telefonlar, şiddeti destekleyen öldürmeyi ödüllendiren dijital oyunlar. ocuk bu şiddet evreninde yapayalnız öyleyse tek çaresi kendi gibi şiddeti seven dostlar bulup çete kurmak. Sonra ölüm saçarak kendini ödüllendirmek. Ülkenin en ücra köşelerinde binlerce çocuk tarikat yuvalarında bilmedikleri bir dilde ezber yapıyorlar ve dış dünyada bu ezberlerin hiçbir değeri yok. Oysa onlar varolmak, sosyalleşmek istiyorlar. Yoksulluk sınırının 90 bin lira olduğu ülkemizde, o çocukların babaları onlara bisiklet alamıyor, bisiklet almayı bırakın sofraya et gelmiyor. Kendinizi onların yerine koyun, liseye gitmeniz bir hayal, üniversite ne ki Oysa dijital oyunlar sizi şiddete, öldürmeye başvurarak birer kahraman olacağınızı inatla gösteriyor. İçinizden şöyle diyorsunuz: "Ben de katil olurum!" Üstelik onları bulup takip edenler, en zayıf anlarında el uzatan mafya örgütlerinde kariyer yapmış ağabeyler var. Onları katil yapmak için bekleyenler var çünkü çocuk katiller daha az hatta hiç ceza almazlar, ülkemizde düzenlemeler böyle. Söyleyin bana ülkede ıslahevlerinden kaç çocuk ıslah olmuş, yetimhanelerden 18 yaşında sokağa atılan çocuklar ne yapabilir