Kurban Pazarı

Aşırı modern zamanlarda Kurban Bayramı yaklaşınca şehrin henüz bina dikilmemiş alanlarında kurulan kurban pazarına gidilir. Bu müstesna mekânlar genellikle iskân hususunda düpedüz işgalle iştigal eden zümrenin gözünden kaçmamış ama mesela belediyenin mi, kamunun mu, sit alanı mı, özel mülk mü olduğu da henüz belirlenememiş alanlardır. Dolayısıyla binadan arındırılmış alan değil, her an için inşaata müsait ve hatta ilelebet işgale namzet alandır. Henüz çıkarılamamış ama bir uyanığın gelip bulunduğu yerden kendisini çıkaracağı günü bekleyen madenler gibi derince kazılıp üstüne beton dökülecek, tuğla yığılacak zamanı bekler. Ve işte bu pek de uzun sürmeyecek bekleyiş esnasında yetkili kurumlar orayı 'kurban satış alanı' adı altında vatandaşın istifadesine sunar. Girişine de çoğunlukla kırmızı renkli boyalarla bu yeni kimliği yazılır. Ne yana gideceğinden hiçbir zaman emin olamamış insanlara yönlendirici ok işaretleriyle yardımcı bile olunur. pushfn('ads'); Aslında orada yön duygusundan hayli yoksun insanlar için belirleyici işaretler mevcuttur. Epeyce meşhur irfanı ve idraki yansıtır şekilde Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş kesif tezek kokusu, bilmem kaç kilometre öteden adeta buradayım dercesine seslenir. Fahiş fiyattan ucuz mazot edinip anlamsız bir mecburiyetle yola koyulmuş araçların camları az biraz hava almak maksadıyla hafifçe aralansa bu tanıdık tezek kokusu, fi tarihinde benzinciden promosyon olarak edinilip kârdan sayılan ve dikiz aynasında infazı gerçekleşmiş idam mahkûmu gibi sallanıp duran araç parfümünü bile bastırır. Velhasıl kurban pazarı için lokasyon ayrıntısına pek ihtiyaç duyulmaz; üstelik en kral navigasyon cihazı Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş bağrı yanık, boynu bükük, umudu kırık halkımızın aşina olduğu tezek kokusudur. Bütçe denen şey her ne kadar yıl sonu gelince milletin olduğu söylenen ama halkın giremediği Meclis'te rahat koltuklarından sadece birbirlerinin üstüne yürümek, sövüp saymak gibi önemli görevler için kalkan aşırı artist vekillerin tartıştığı bir şey olsa da kurbanlık aramaya niyetlenen insanlar, pazara girdiğinde kişisel bütçesine uygun kurbanlık arar. Ve her hâlükârda bütçeye uydurulamayan, alışveriş dönüşünde kara kara düşüncelere gark olmaya sebep kısıtlı ekonomik şartları zorlayıp ecrine de inanarak derme çatma kurulmuş çadırlar arasında dolanır. Sırasında kol koparmak için mastır yapmış, akademik eğitim almış gibi davranan, hayli uyanık, hayli canlı tecir milletinden yaka sıyırıp, illallah edip nihayet bir hayvanı gözüne kestirir, beğenir, satın alır. Kurban gününe kadar bakması, beslemesi ve hafte vü eyyam ile vakt eriştiğinde sağ salim kendisine teslim etmesi için üste ücret ödeyip yarı mütereddit yarı mutmain denebilecek karmaşık bir ruh haliyle evin yolunu tutar. Geriye, ortaklaşa girilen kurbanın diğer paydaşlarının takvasına yönelik ikircikler kalır. Zira muvahhit bir Müslüman, kendi takvasından asla şüphe etmez! Bir sorun