Böyle Gelmiş

Muktedirler ancak saldıkları korkuyla abat olurlar. Onlardan öncesi de sonrası da tufandır. Bir şekilde gönlünü edip onayını aldıkları insanlar üstünde tahakküm kurup sonra bizzat onların sahip olduklarını; duyguları, düşünceleri, varlıkları kullanarak her anlarını aleyhlerine işleyecek bir tehdide çevirirler. Bunu başarabildikleri oranda meşru, kıvırabildikleri ölçüde rahattırlar. Maymuna çevirdikleri, bir ara gözünü açacak gibi olursa o zaman ele geçirdikleri sistemin, yani devlet düzeninin şiddet cihetini tattırırlar. Bazen şiddet tadımlık olmayı aşar, halkın belli bir kısmı basbayağı doyurulur. Aşırı doygunluktan şikâyet edenler organize olabildiğinde gardiyanın, egemenin, despotun bir yenisini buluverir. Demek insan evladı, mütemadiyen devam eden bir döngünün, kısır ama belki geçiş dönemlerinde kısmen nefes aldırması umulan bir döngünün müptelası, hatta müptezelidir. pushfn('ads'); İnsanlar korkar. Pek farklı veçhede seyretmez; bugün de dün korkutuldukları gibi korkutulurlar. Doksanlı, seksenli, yetmişli yıllarda, sayılarla ifade edilmesi anlamsız görünen tüm zamanlarda aynı şeyle korkutulurlar. Ölümden değil, (ölüm için Allah'ın emri de şu ayrılık olmasaydı bile derler) cin şeytan gibi şerrinden emin olmadıkları varlıklardan değil, ölü yahut mezardan değil bizzat kendileri gibi görünen bir takım canlıların şerrine uğramaktan çekinirler. Allah'tan korktuklarından daha fazla hapse düşmekten, karakola çekilmekten, adliyeye götürülmekten, hastaneye gitmekten korkarlar. Silivri soğukluğu bugüne has bir espri malzemesi değildir. Dün de DGM'ye götürülmek, Gayrettepe'ye çekilmek, Bayrampaşa'ya, Metris'e tıkılmak vardır. Bugün de geçmişin standartlarıyla yetinilmediği, bir kısmının aynı şeylerle imtihan edildiği; kiminin çoluk çocuk demeden hapse tıkıldığı, kiminin işinden gücünden atıldığı, kiminin malına el konulduğu, kiminin yurdundan çıkmak zorunda bırakıldığı, kiminin yürüyüş yaptı diye dayak yediği, kalanlarınsa mezkûr tehditlerle susturulduğu görülür. Denebilir ki seksendört milyonun tamamı devlet eliyle sunulan söz konusu hizmetten (korku, tehdit, baskı, sansür, zulüm ve sair) istifade eder. Seksendört milyonun sonunda küsurat olarak ifade edilen otuzdört binlik kısım böyle bir korkudan münezzehtir. Bu mutlu azınlık aynı zamanda yokluk, yoksulluk, açlık ve sair gibi korku türlerinden de müstağnidir. Sayılarla ifade edilmesi fena halde anlamsız görünen tarihlere bakıldığında aynı hegemonyanın işlediği görülür. İnsanoğlu, Tanrı'nın yeryüzündeki eli sayılan kralın hışmına uğramaktan, evliyaullahtan sayılan ve dahi şair, ressam, hattat, bestekâr yani sanata gönlünü kaptırmış ipince ruhlu padişahın bir emriyle boynunun vurulmasından fena halde korkar. O kadarla da kalmaz; güya hizmetine tayin edilmiş nazır, kadı, defterdar, mühürdar ve benzeri yetkililerin şerrinden de çekinir. Şayet şikâyet etmesi, ispiyonlaması, iftira atması için ayartmadılarsa emin olabildiği ailesi ve birkaç komşusu kalır. pushfn('ads'); Devir değişir, devran döner, insan için kurulmuş tezgâh hep aynı şekilde işler. Gücü ele geçirip milleti zapturapt altına