Atı Neden Yalnız Bıraktınız

Mahmut Derviş'in bir şiirinin adıdır. "Atı Neden Yalnız Bıraktın" diye sorar rahmetli şair. Herhalde bir metaforun ardında, kaçmak üzere olan trene yetişmek emeliyle turnikelerden atlarcasına koşmak için sormamıştır. İnsanlıkta ısrar eden için kaçacak bir tren yoktur. Tren kaçırmak şairlerin değil kendisine emanet olarak bırakılan geçici bir itibara sımsıkı yapışıp, onu kaybetmek korkusuyla nasıl davranacağını şaşıranların harcıdır. Nitekim onların ikballeri için telef etmeyeceği at, değeri enflasyon karşısında gün gün azalan bozuk değil büsbütün para gibi harcamayacağı insan yoktur. Atın yalnızlığını dert eden çocuğun, yurt edindikleri mekândan dünyanın değişmez gerçeği olarak çıkarılırken zorlu hayatının bir kısmına yoldaşlık eden babasına sorduğudur: " atı neden yalnız bıraktın eve yârenlik etsin diye evladım pushfn('ads'); zira evler ölür terk ederse sakinleri..." (Mahmud Derviş, Atı Neden Yalnız Bıraktın, Çev: Mehmet Hakkı Suçin, s. 47-49, Ayrıntı, Kasım 2017) Hemen her devirde evinden çıkarılan, yerinden yurdundan edilen insanlar olur. Yani haksızlık, hapis, gasp vb. zulümler, sadece İsrailoğullarına hasredilmiş şeyler değildir. Nasıl ki onlar Musa'nın ardına takılıp Firavun zulmünden kaçmak için Kızıldeniz'i aşmışlarsa, evlerine, mekânlarına, varlıklarına kondukları insanları fevç fevç Kızıldeniz'e sürüp orada boğulmaya itmişlerdir. Onlarla aynı ruhu paylaşan güç sahipleri mukim insanları sınırlara doğru sürmekten çekinmez. Ve sanki bundan tamamıyla bihaber günlük rutinlerine devam ederler. Bir yandan insanlar hapiste ömür çürütüp, Ege'de Meriç'te boğulup, sınırlarda soğuktan donup; yokluk, yoksunluk dolayısıyla bunalıma girip intihara duçar kılınırken bir yandan bütün bir topluluk sahipleriyle beraber şarkıcılardan, Adem ile Havva'nın haksızlığa uğradığından konuşur. Üstelik ta ataları Adem'den beri insanların bir kısmının başka bir kısmı üstünde tahakküm kurup, güç elde edip diğerlerini ezmesinin hak olduğunu düşünerek Dünyanın döngüsünün de böyle olması gerektiğine inanarak "Şüphesiz insan çok zalim, çok cahil bir varlıktır." (Ahzap 72) pushfn('ads'); Bize zulmün ebedi olamayacağını tekrar hatırlatan bir adam, aynı zamanda atımızı alanın yolumuzu da almadığını beyan etmiştir. Günü gelip her iki tarafına gişe konduğunda o yolların çoktan haraca bağlandığını görmek, yol ve yolcu terkiplerini yeniden gözden geçirmeyi elzem kılar. Öyle ki içlerinden türeyen bir zalimle mücahede gerekliliği kadar ona yanlamaya çalışan ve "zulüm bizdense ben bizden değilim" (Rachel Corrie, 1979-2003) demekten aciz, üstelik yetkin olamasa da fazlaca yetkili insanlarla karşılaşılır. Aslında onlar Abdulmuttalip Bin Haşim'in, "Kâbe'nin bir sahibi var" sözünü çok iyi bilirler. Bunu bir gurur sebebi görüp sık sık andıkları da olur. Ancak el koyulan, gasp edilen, kesip yenen develer için tek bir söz söyledikleri, ses çıkardıkları, parmak kıpırdattıkları da görülmemiştir. Uluorta sergilenen ve hadsizce savunulan haksızlıkları görmezden gelmek, anlamamış görünmek üstüne onlardan iyisi yoktur. Herhalde bir kötülüğün can yakıcı olabilmesi