Asrın hilafeti

İnsan, sözü, eylemi, iradeyi bir başkasından beklediği gibi idareyi de bir başkasına yükler. Asırlar geçer, bu yönetilmek iştiyakı, halkın kendi kendini yönetecek kişileri kendisinin seçtiği bir hal alır. Dede Korkut dönemi gibi boy boylayıp soy soylamasa da insanlar bu ilginç döngüye isimler bulur, lakaplar takar, meşrulaştırır. Artık şekilleri vardır yönetilişin; cumhuriyet olur, krallık olur, birleşik ya da ayrışık devlet olur vs… İlahi olana, Allah'tan gelene, elçilerin söylediğine bir türlü uyum gösteremeyen, akıl erdiremeyen, hatta tahammül edemeyen insanlar; kendi uydurduklarını da aşıp iradelerini bambaşka varsayımlara teslim ederler. Birbirine benzeyen ama hep farklı olduğu sanılan düzenler kurulur; kurulu düzen yine kendi halkı tarafından kutsanır, kutsallaştırılır, mutlaklaşır. Sonra meselenin yüzü astarını geçer; tıpkı toprak gibi rejimler de uğruna can alınan, can verilen, kan dökülen bir değer olur.

Kitleler, haklarını savunma işini nasıl seçtiklerinden değil de bir başkasından beklemekteyse adaletle idare edilmeyi, düzeltilmeyi, tekamülü de kendisine yakın hissettiğinden bekler. Dolayısıyla ona makul görünen, toplumun genel karakterini yansıtır. Öyle ki maişetini gayrimeşru yollarla sağlayan bir toplulukta illegaliteyi en iyi ifa eden, doğal olarak yüceltilir, sevilir, gücü yahut idareyi ele geçirir. Eylemleri de mutlaklaşır, kutsallaşır, meşrulaşır. Ona yönelik itaat, bir boyun eğişi, katlanışı, tahammül ve rızayı aşar; kurumsal taraflar bile şahsa izafe edilir. Bu durum, en köklü kurumları bile insanların elinde ve dilinde oyuncak eder.

Bir halifesi olsa insanların, şüphesiz onu saraylarda yaşatır, elini ılık sudan soğuk suya sokturmazlar. Dünya nimetinin her çeşidinden bir şekilde istifadesini sağlar; ahiretini de dualarla, hüsnü şehadet ve şefaat istemiyle garanti altına alırlar. Mübarek ayaklarını asla kullandırmaz, yumuşak koltuklardan alıp mersolarla, özel üretilmiş araçlarla, teyyare filolarıyla taşırlar. Bir hanım sultan olmazsa olmaz ama böyle bir sultanı tek bir sultana mahkûm etmek hiç de yakışık almaz. Hayır, bu tür hassas işlere asla haram bulaştırılmaz; olsa olsa yegâne haremle iktifa etmesini sağlarlar. İhalelerde onun ism-i şerifi asla geçmez, aslan payını ayırmak maiyetine, yakınlarına, civarında hayat idame ettirenlere, el değmedik projeler için hazır ve nazır bekleyip el ovuşturan müteahhitlere düşer.

Çoluk çocuk bir yana, nasibi olan seksenlik ihtiyar bile elini öper, iltifatına mazhar olur. Bu şerefe nail olan, ömrünce Allah'ın şanslı kulu olduğu için dua eder, ben halifenin elini öpmüş adamım diye düğün bayram eyleyip, konferans, tören demeden insanlara anlatır. Zaten zatıalilerini görüp yanına erişebilen her kısmet sahibi, birlikte fotoğraflar çektirir, sosyal ya da asosyal medya hesabının en tepesine yerleştirir. Hizmetini gören şanslı insanlarsa bu fotoğraflardan çokça çektirir, fırsat bulunca halifeyle faaliyet keyfisi selfisi koleksiyonu adı altında ziyarete açar.