TÜİK'in en son verilerine göre; yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son 5 yılda 20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi olarak gerçekleşti. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında 9,1 iken, 2024 yılında 10,6'ya yükseldi. Yaşlı nüfusun 2024 yılında 44,6'sını erkek nüfus oluştururken, 55,4'ünün kadın nüfustan oluştuğu ortaya çıktı.
Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre yaşlı nüfus oranının; 2030 yılında 13,5, 2040 yılında 17,9, 2060 yılında 27,0, 2080 yılında 33,4 ve 2100 yılında 33,6 olacağı öngörülmüştür.Önümüzdeki yıllarda nüfus artış hızının daha da kötüye gideceği hatta eksiye düşeceği realitesiyle karşı karşıyayız. Bu durum, nüfus artış hızında alarm düzeyinde olağanüstü düşüşlere işaret ederken beraberinde yaşlı nüfus ve bakım sorununu ortaya koymaktadır. Yine TÜİK verilerine bakıldığında erkeklerde hayat süresi 76'ya yakın iken bu sayı kadınlarda 82'ye yaklaşmaktadır. Dolayısıyla ileri yaş düzeyinde nüfus hızla artırmaktadır. Hâl böyle iken bakıma muhtaç kişi sayısı her sene katlanarak artmaktadır.Nüfusun hızla yaşlanması, özellikle sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği açısından majör faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Hâl böyle iken hükûmetin OVPOrta Vadeli Program, Kalkınma Planı ve Cumhurbaşkanlığı Programı dâhil olmak üzere tüm plan ve programlarda "Tamamlayıcı Uzun Süreli Bakım Sigortası"nın ihdas edilmesine öncelik verilmektedir.Keza ülkemiz açısından hem hızla yaşlanan ve bakıma muhtaç kalacak olan vatandaşlarımız açısından hem de sosyal güvenlik sistemimiz düşünülerek şimdiden tedbir olarak hayati öneme sahip olan bu yeni bir sigorta kolu olmazsa olmaz bir zorunluluk hâline gelmiştir.Aileye yük olmaya son verecek!Ülkemiz AB ülkeleri arasında en genç nüfusa sahipken artık hızla yaşlanmaktadır. Evlilikler gecikmekte, doğurganlık sayısı gittikçe azalmakta ve hayat süresi gittikçe uzamaktadır.Geleneksel olarak çocuklar ve aile tarafından üstlenen bakım hizmetleri artık azalan doğumlarla birlikte çocuk olmaması, ya da çocuk ve akrabanın olmasıyla birlikte şehirleşmenin had safhaya varması, değişen üretim ve çalışma şekilleri ile birlikte aile bağlarının zayıflaması ya da aile bireylerinin uzun süren bakım hizmetlerini üstlenmek istememesi ile birlikte bakıma muhtaç yaşlı ve engelli sayısı had safhaya varmaktadır. İlerleyen yıllarda sayı katlanarak artacaktır. Buna karşın yeterli bakımevi bulunmamaktadır.Diğer yandan bakım hizmetleri yüksek maliyet gerektirmektedir. Bu maliyetin altından kalkmak çoğu kişi için mümkün bulunmamaktadır.Engellilik, yaşlılık ya da değişik kronik hastalıklar, kaza, afet ve diğer nedenlerle birçok insan maalesef elden ayaktan düşmekte ve günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz kalmaktadır.Diğer yandan bakıma muhtaç olan bireyler aileye yük olmanın vermiş olduğu derin bir psikolojik ızdırap yaşamaktadır. Bu durumda olup aynı zamanda yoksul durumda olanlar kendi imkânları ile hayatlarını idame ettiremediğinden bunlara devlet evde bakım yardımı yapmaktadır. Hâlen aylık ortalama 535.000 kişi bu yardımdan faydalanmaktadır. Yardım, bakıma muhtaç olan kişinin bakımını üstlenen akrabası ya da diğer yakınlarına verilmektedir. Bu nakdî yardımların ihtiyaçları karşılamaktan son derece uzak olduğunun altını çizelim. Ayrıca mevcut düzenlemede evde bakıma muhtaç kişiye bağlı olarak sosyal yardım şeklinde nakdî para yardımları yapılmasından ibaret olduğunu belirtelim. Planlı, programlı olmadığı gibi sosyal güvenlik çatısı altında da bulunmadığını vurgulayalım.