İslam dünyasında iki belde var ki şerif diye anılır. Biri Kudüs-ü şerif, diğeri Şam-ı şerif. Peki onları kıymetli yapan ne Elbette hatıralar Şerefü'l-mekân bi'l-mekin buyurmuşlar.
Aslında belde değil bölge adıdır Şam. Bilâdüşşam diye anılır, Suriye, Filistin, Lübnan ve Ürdün'ü içine alır. En önemli şehri Dımaşk'tır (şimdi bizim bildiğimiz Şam). Cebelüşşark Dağı eteklerindeki Kasiyun Tepesi ile Badiyetüşşam (Şam Çölü) arasında yer alır. Antilübnan dağlarından doğup Uteybe Bataklığı'nda kaybolan Beredâ suyu ile zemin yeşile boyanır.Rivayetlere göre Kasiyun Dağı Hazret-i Âdem ve Zülkifl aleyhisselâmın mekânıdır. Habil Kabil hadisesi orada yaşanır.Dımaşk'ın Hazret-i Nûh'un oğlu Sâm veya torunları tarafından tesis edildiği ve İbrâhim aleyhisselâmın burada doğduğu anlatılır. Ümeyye Camii içinde Yahya aleyhisselâmın kabri (ya da makamı) vardır.Ümeyye CamiiSAHABE-İ KİRAMŞehir, İslam fetihlerinden önce Bizans ile Sâsâniler arasında gelip gider. İmparator Herakleios ele geçirdikten sonra (628) Müslümanlarla takışır. Hicaz'dan gelen mücahidler yabancısı değildir, ayakları alışıktır. Hazret-i Ebû Bekir devrinde Ecnâdeyn, Hazret-i Ömer devrinde ise Fihl ve Mercüssuffer Gazaları ile Bizans mağlubiyete uğratılır. Hatta Hâlid bin Velîd kaçan Bizans birliklerinin peşine düşer Dımaşk'a girmeyi başarır.Akabinde Herakleios'un bölgeye büyük bir ordu gönderdiği duyulur, Şam'dan çıkar, Bizanslıları Yermük Vadisi'nde bir defa daha hezimete uğratırlar. Sonra gelir şehri kuşatır ve ikinci defa alırlar. (Zilkade 15 Aralık 636).Dımaşk valiliğine tayin edilen Yezîd bin Ebû Süfyân (radıyallahü anh) şehrin dokusunu bozmaz, halk zaten Rumlara değil sahabe-i kirama yakınlık duyar. Müslümanlar Dâriyyâ bölgesine yerleşir, vatandaşa müşfik davranırlar. Şamlıların bir kısmı Hristiyan kalır, bir kısmı iman eder aramıza katılır. Yezid bin Ebû Süfyân vefat edince yerine kardeşi Muâviye (radıyallahü anhüm) geçer Emevilerin ufkunu açar. Şam-ı şerifi basamak yapacak İstanbul'u kuşatacaktır.MENKIBELERE MEKÂNOnların yanı sıra nurlu beldede müezzinlerin piri Bilâl-i Habeşi ve Abdullah İbn-i Mektum hazretleri yaşar, vefatlarında buraya defnolunurlar."Üveymir ne mükemmel süvaridir" methine mazhar olan Ebû Derdağ radıyallahü anh kale altında ve Cebrail aleyhisselâmın bizzat şekline girdiği Hazret-i Dıhye ise Mezze civarında medfundurlar.Nurlu belde Ehl-i beytin büyüklerini de kucaklar. Hazret-i Hüseyin ve Hazret-i Zeyneb'in makamı vardır (kabirleri Kahire'de).Şam, tarihi boyunca ulemaya mekân olur, Medresetü'l-Âdiliyye, Medresetü'l-İzziyye, Medresetü'r-Rükniyye, Medresetü'l-Mürşidiyye, Medresetü'n-Nâsıriyye ve Medresetü'n-Necmiyye taliplerle dolup taşar. Eyyûbîler döneminde müderris sayısı 600'ü aşar.Halka ilim edep öğreten tasavvuf büyükleri sayıya dâhil değildir daha... Yahya aleyhisselâmHALKA HALKANakşibendi meşayıhından Mevlâna Halid-i Bağdadi, Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin talebesidir. Delhi'de irşad ile vazifelendirilir Şam'a gönderilir.Müridlerinden Abdullah Şemdini ve Taha-i Hakkâri hazretleri emaneti Anadolu'ya taşıyacak, Geylaniler ve Arvasiler kutlu yola çok hizmet edeceklerdir.Gazetemizin hazırladığı Evliyalar Ansiklopedisi'nde yüzlerce aşina isim çıkıyor karşıma.Ki bunlar meşhur olanları, kim bilir neler var daha Hadika müellifi Abdülgani Nablusi, mücahid Abdülkadir Cezayiri, Alaaddin Konevî, Ebû Müslim Havlani, Ebû Süleyman Dârânî İbni Âbidin adıyla tanınan Seyyid Muhammed Emîn bin Ömer önemli bir Hanefi fakihidir, Dürrü'l-Muhtâr'a yaptığı hâşiye ile bilinir.Şehirde sayısız medrese ve cami vardır. Eyyûbilerden kalma medreseler âdeta tıp merkezi ve feza üssünü andırır.Menkıbeleri ile büyüdüğümüz Selâhaddin Eyyûbi de Şam'da medfundur. Ümeyye Camii'nin hemen arkasında. Kapısında üç şehit havacımız yatar türbedar edasıyla.Mevlâna Halid-i BağdadiSİN ŞINAYavuz Sultan Selim Mısır seferi sırasında Mastaba mevkiinde karargâh kurar. Cuma namazını Ümeyye Camii'nde kılar (3 Ekim 1516). Şehrin Şâfiî kadısı Veliyyüddin Ferfûr hutbede "el-melikü'l-muzaffer hâdimü'l-Haremeyni'ş-şerîfeyn" diye hitap eder cemaate.Sultan Ramazân-ı şerîf ayında cami ve medreseleri dolaşır, Şamlılarla tanışır, muhtaçlara iaşe ve para dağıtır. Oturduğu yer ısınmadan sefere çıkan Selim Han, burada iki buçuk ay kalır. Muhyiddin-i Arabî hazretlerinin kabrini aratır. O mahalde cami, türbe, imarethâne ve zâviyeden oluşan şirin bir külliye inşasını başlatır.Lala Mustafa Paşa, Murad Paşa ve Derviş Paşa gibi güçlü Osmanlı beyleri şehri camiler, medreseler, hanlar, hamamlar kervansaraylarla donatır.Yıldırım Bayezid Han'dan miras, Surre geleneği devam ettirilir. Hicaz halkı için hediyeler taşıyan kafile Şam'da merasimle karşılanır, merasimle uğurlanır.Ticaretin nabzı Hamidiye, Büzûriye, Merdem Bek, Hârûniye ve Miskiye Çarşılarında atar. Süleymaniye, Sipâhiyye, İpekçiler, Gümrük ve Murâdiye Hanları iktisadi hayata hız katar.Muhyiddin-i ArabiEKSİĞİ YOK FAZLASI VARŞam bilhassa Esad Paşa devrinde parlak bir dönem yaşar, gelen giden artınca misafirun için Azm Sarayı'nı yaptırır.Derken şehir demir yolu ve telgraf hatlarıyla tanışır, elektrik ile aydınlatılır, semtler arasında cereyanlı tramvaylar dolaştırılır.Şam-Müzeyrib, Şam-Beyrut, Şam-Hayfa şimendifer hatları açılır ve Şamlılar Hicaz Demir Yolu ile Münevver Medine'ye ulaşır.Yıl 1912. İlk Osmanlı uçağı Şam'a iner, artık yeni bir devir başlayacaktır.