Keyhüsrev'in kâbusu Tomris

Piyadeleri, süvarileri, yırtıcı köpekleri, filleri, zırhlı askerleri, muzaffer generalleri ve şahları ile koca Pers ordusu bir avuç yalınayaklı Saka karşısında...

Şah I. Keyhusrev (Kiros, Sirus, Kuruş) M.Ö. 600'lerde yine Fars menşeli bir kavim olan Medleri yener ve Anşhan merkezli bir devlet kurar. O gün itibarıyla Ahameniş Hanedanı geçer başa.

II. Keyhüsrev ise dünyanın mühim merkezlerinden Babil ve Lidya'yı alır, Anadolu'yu baştan başa yutar. Henüz Roma ve Hun devleti yoktur daha ...

Aral, Hazar arasında, Seyhun kıyılarında Massagetler adlı bir kavim yaşar. Liderleri Tomris dul bir kadındır, Keyhüsrev evlenme teklifi yapar ona.

Kim dünyanın yarısına hük- meden bir imparatorun hanımı olmak istemez ki Tıpış tıpış gelecektir sonunda.

Etrafında onca genç ve güzel varken niye Tomris Oğlu yirmiyi aştığına göre kırkındadır ihtimal.

Şahın gözü ne Tomris'te ne de ülkesindedir. Massagetler'e ihtiyacı vardır aslında. Çünkü savaşçıdırlar, İskitler'i evire çevire yenmiş, bağımsızlıklarını kazanmışlardır.

Eğer bunları peşine takıp bi Mısır'a dalsa var ya ...

MÜNASİP BİR LİSANLA

Nitekim ağzı laf yapan vezirini göz ka- maştırıcı hediyelerle Tomris'e yollar. Vezir ustalıkla mevzuya girer, Şahının izdivaç teklifini arzeder kibarca.

Tomris istişare için müddet ister, etra- fındakilere akıl sorar.

Çoğu "evlen" der, "Keyhüsrev'in dostu olmak, düşmanı olmaktan yeğdir. İmpa- rator dediğin dediğini yapar. Yok demekle bırakmaz, istediğini alıncaya kadar zorlar. Hem Ahamenişler'in gölgesinde yaşa- mak bize de alan açar, güneye ineriz, ticaretimiz artar."

Tomris ise farklı düşünür. "Bakın" der, "Keyhüsrev beni alır götürür sarayına kapar, buraya da bir vali yollar, alayınızı vergiye bağlar. Çocuklarınızı toplar or- dusuna katar, uzak uzak diyarlarda kanlı kanlı savaşlara sokar. Erir gideriz, biteriz. Kendimiz gibi kalamayız bundan sonra."

-Yani

-İkbal, ikram umurumda değil "hayır" diyeceğim ona!

Vezir acele etmez, gezmesi görmesi için Tomris'in oğlu Spargapises'i götürüp Babil'de ağırlar. Eğer delikanlının gözünü boyarsa gedik açabilir surda.

Babil Keyhüsrev'in elindeSÖYLE O ŞAHINA!

Babil rüya gibi bir şehirdir Spargapises vurulur âdeta. "Nerede bizim kamıştan kındradan setlerimiz" der, "nerede şu keramik kaplı kaleler kuleler Kapılar bile on adam boyunda."

Çarşılar ışıl ışıl, o güzelim kılıçlar, ko- şumlar, kumaşlar, keyifle eşinen cins atlar.

Çeşit çeşit taam, etliler, sütlüler, tat- lılar. Geceleri çalsın sazlar, oynasın kızlar, delikanlı kaybolur gider kadeh- ler arasında.

Ancak fikri değişmez annesi ile aynı kafadadır hâlâ

Bir gece sarhoşken kukuletalı bir gölge yaklaşır ve elini beline atar ... Bir hançerin parıltısı görülür, o kadar.

Ceset merasim mangasıyla annesine teslim edilir, vezir kırk türlü bahane bulur, özürler diler yana yalına. Mesaj açıktır: "Akıllı ol, yanlış yapma!

Ama yapar. "Sizden korkmuyorum" der, "savaşsa savaş! Gidin söyleyin şahınıza!"

Türkmenlerin çektiği filmde ve tarihî çizimlerde Tomris

OK YAYDAN ÇIKINCA

Beklenen olur. Pers ordusu üstlerine gelir bir süre sonra. Massagetler baskınlarla İranlıları yorar, uykuya hasıet bırakırlar. Dikkatleri dağılır, sallanırlar ayakta.

Filletl, Zırhlı süvarileri ve saldırgan köpekleri olan bir orduyla boy ölçüşmek zordur. Lakin Massagetler de kolay lokma sayılmaz.

Rivayete göre önce göğüs göğüse çarpışır, sonra ortayı boşaltıp döner, yanlardan kuşatırlar.

Kalabalığı hilal taktiği ile araya alır, kenardan kenardan yontarlar.

Ancak savaşı bitirmenin daha kısa bir yolu vardır "İmparatoru susturmak!"

Bir rivayete göre Tomris Keyhüsrev'i uzaktan okla avlar, diğerine göre 100 gözü kara fedai çadırına dalar.

Ve Şah mat!

Hasılı meydandan muzaffer ayrılırlar. Tomris Keyhüsrev'in kafasını koparıp kanlı bir legene sokar, "bunu mu istedin" der "Al!"

Keyhüsrev güç sarhoşudur, mağlubiyeti aklına bile getirmez.NASIL HİKAYE AMA

Heyecan verici değil mi Giriş, gelişme, netice. Hazır kahve gibi, uçu bir arada.

Kıssacılar da bu lazımdır, alır, pullar, destanlaştırır, birine bin katarlar.

Feministler de vaziyetten vazife çıkarır, abartır kabartırlar. Eh, hikayede erkek yenen bir kadın vardır sonunda.

Ne yalan söyleyeyim bize de uyar, bir tavan arası kurtulur en azından.

Ancak bir bakmak lazım, tarihçiler de ozanlar gibi mi anlatıyor acaba

Ne yazık ki daha ilk başvurduğumuz tarihçi (Heredot) kayış atar, Keyhüs- rev'in o savaştan sağ çıktığını ve yıllar sonra başkent Pasargad'ta yatağında öldüğünü yazar. Ki anıt kabri de oradadır hâlâ.

Haydaaa. Boşuna mı heveslendik yoksa

Sakalar da ilanihaye hür kalamaz, Pers İmparatoru Darius musallat olur bu defa. Ezer geçer, zaten sınırlarının bir ucu İndus Vadisi'ndedir, bir ucu Ma- kedonya'da ...

Makedonya demişken bilahare İsken- der gelir, çöker mıntıkaya. Zor bir komu- tandır ama Sakalar'la uğraşmaz, İran'a karşı elinde tutar "düşmanımın düşmanı dostumdur" fehvasınca. (Bu kısım "Şu Destanında" anlatılır uzun uzadıya).

Keyhüsrev'in (II. Kiros) anıt kabri eski başkent Pasargad'ta ve hâlâ ayakta.

ALPER TUNGA ÖLDİ Mİ

Tomris'in Türklüğünde ısrarcı olanlar ya- nına bir hatun ekler, özbeoz Alp Er Tun- ga'nın torunu olduğu iddasında bulunurlar. Alp Er Tunga'nın yaşadığı zaman muğ- lak, efsaneyi bozmaz ama mekân uymaz. İranlılan Afrasyap dedikleri kahramanımız Samerkand yahut Buharalıdır. (Merv diyenler de var.)

Alper'in uzun saçları yeleli yırtıcılara benzer ki, Asya'da "Tunga" derler onlara. Hayalî bir şahıs değildir, Yusuf Has Ha- cib Kutadgu Bilig'inde, Kaşgarlı Mahmud Divân-ı Lügati't-Türk'ünde, Ali Şir Nevai Tarih-i Müluk-i Acem'inde ve Ebu'l Gazi Bahadır Han Şecere-i Terakime'sinde on- dan bahis açar. Orhun Kitabeleri'nde de yer alır ayrıca.