Kara korsanlar, gri korsanlar, sarı korsanlar

Kimi korsanlar keyfî can yakar kendilerine çalışır, kimi korsanlar ise hükûmetin adamıdır, rakip devletleri vurur, hasılatı hazineye bırakır.

Korsan defterini açarsanız önce İlirya, Fenike ve Vikingler çıkar karşınıza. Sonra Venedik, Rodos, İspanya... O yıllar hayli fl u, manzara 1600'lere doğru netleşmeye başlar. Korsan üssü için ıssız koylar lazımdır, ya da kuytu adalar. Bu yüzden Karayipleri mekân tutarlar. Yani Küba, Venezuela, Bahama, Jamaika... Bunların alayı hırsız uğursuz değildir, bazıları deniz subayıdır hatta. Hükûmet tarafından hasım ülkenin ticaretini baltalamak için yollanırlar. Gelgelelim para adamı bozar, zamanla şirazeden çıkar, vatandaşı sıkıştırırlar. Cinayet, fi dye, gasp, yağma... Mesela İskoç asıllı William Kidd'in vazifesi korsanları vurmak emniyeti sağlamaktır güya. Gün gelir, kesesine çalışır, ''Macera Kadırgası'' adlı gemisiyle soyguna başlar. Hindistan yolunda Quedagh Merchant gemisini ele geçirince (1698) zengin olur bir anda. Kaldırdığı altın, gümüş ve ipekliler bir ömür yeter ona. Nitekim New York'a gider, kalabalığa karışırsa da tanınır, yakalanır, darağacına yollanır (1701-Londra). Cesedini ibretiâlem için kafeste kuruturlar.

ŞÖVALYE ÜNVANLI

1635 Galler doğumlu Sir Henry Morgan Jamaika Vali muavininin kızı Elizabeth Morgan'la (kuzinidir zaten) evlenince hükûmete tabi olarak yol kesmeye başlar. Meksika, Panama ve Küba kasabalarını basar, kan döker, insan satar. Yargılanıp asılması beklenirken Kral II. Charles şövalye ünvanı verir ona. Arkasında üç çiftlik bırakır. Sadece Jamaika'dakinde 33'ü kız 131 köle çalışır.

EL DRAQUE (EJDERHA!)

Sir Frances Drake, Britanya Buckland doğumlu bir asilzadedir. Ailesi dokuduğu yünlü kumaşlarla tanınır. Ama onun gözü deryadadır. Kraliyet teşviki ile haydutluğa çıkar, toplu tüfekli gemisi Judith ile İspanyol teknelerini avlar. Karayiplerde "El Draque" derler ona "Ejderha!" 1588 İspanyol Armadası'nın mağlup edilmesinde rol oynayınca kahraman olur. Akrabası ve Donanma Komutanı Sir Johnson Hawkins ile Gine ve Sierra Leone sahillerini basar, binlerce Afrikalıyı esir alır, köle tacirlerine satar. Uşağı Diego İspanyollar tarafından köleleştirilmiş bir Afrikalıdır. Drake onun sayesinde Meksika ve Panama'daki limanlara girer, çıkar; çanlarına ot tıkar. Bir keresinde Don Francisco de Zarate'ye ait bir gemiyi yakalar. Filipinlerden gelmektedir yükü (porselen, keten, ipekli tafta) kıymetlidir. Drake mallara el koyar, gemiyi bağışlar. Zarate minnettar kalır, zümrüt bir broş ile Maria adlı bir kız hediye eder ona. Maria'yı bir adaya terk edecektir; sen yoluna, ben yoluma... Dünyayı dolaşan ilk İngiliz'dir, hazinesinin ufak bir kısmıyla Buckland Manastırı'nı satın alır. Ciddi planları vardır, lâkin en şaşaalı gününde dizanteriden mevta (1596-Panama). Malikânesi Buckland Abbey, National Trust tarafından ziyarete açılır. "Plymouth'un ünlü oğullarından Sir Francis Drake'in evi" yazar tabelada.

GÜCÜ HACILARA

Thomas Tew ise Kızıldeniz'de hacı gemilerine musallat olur. İbadetten başka maksadı olmayın silahsız insanları kırar. O gün yine kolay lokma gördüğü bir Müslüman teknesine saldırmıştır. Tacirler sert çıkar, canını kurtaramaz.

DERSİMİZ BİYOLOJİ

İngiliz William Dampier de devlet teşviki ile yelken açanlardan. Bir yandan İspanyol sahillerini yakıp yıkar, bir yandan ot, kök, böcek toplar. Dünyayı üç kere dolaşır, değişik nebatat ve hayvanatı arşivine koyar. Barbekü, avokado gibi yüzlerce kelime kazandırır lisanına. Koala için "ağaca yapışan ayı" tarifi ni kullanır mesela. Bir ara kaybolur. Üç yıl sonra döner, hatıralarını bastırıp arz eder piyasaya, deli para. Sonra tekrar döner korsanlığa. Ölümü hakkında bilgi yok. İhtimal kayboldu bir taraflarda...

ŞAPKADAN İSYAN ÇIKAR

Benjamin Hornigold (1680-1719) işe sıfırdan başlar, birkaç kano ve beş on haydutla ticaret teknelerini basar. Zamanla 30 gemilik bir fi loya sahip olur, balık tutar gibi tekne avlar. Bir ticaret gemisinden sadece şapkaları alır. Niye Canı öyle istemiştir zaar, hesap mı verecek tayfalara Ancak bu rahatlık yola para için çıkan elemanların canını sıkar. İsyan patlar, onu indirir, Karasakal'ı geçirirler başa.

DUMANLI ŞEYTAN

Karasakal (Bristollü Edward Thatch) yüzünün kılları gözlerine uzanan bir yarmadır, düşünün piposunu saçlarında saklar. Kafası tüten şeytan! Karşılaştıkları tacirler direnmez, korkudan teslim olurlar. Daha evvel Kraliyet'e çalışmıştır, sonra kendi hesabına... Queen Anne's Revenge (Kraliçe Ann'ın İntikamı) adlı kalyonu ele geçirince (1716) güçlenir. Güney Carolina ve Virgiana sahillerini vurmaya başlar. Palaskasına üç çiftli piştov asar, belinde kama, balta İngiliz donanmasına sökmez ama (1718). Robinson Crusoe'un yazarı Daniel Defoe kaleme alınca Karasakal efsanesi tekrar parlar, tarihçiler itibar etmez o başka.

ARİSTOKRAT

Kara Bart lakaplı Bartholomew Roberts'i gören asilzade sanır. Şık ve yakışıklıdır. Bir ticaret gemisinde çalışırken mürettebatı fi şekleyip isyan çıkarır, kaptanı devirip vukuata başlar. Karayipler ve Afrika kıyılarında 400'den fazla gemiyi yakalar ki bunlar umumiyetle köle taşırlar. Onun esirle zincirle işi olmaz, altınına bakar. Acımasızdır, fi yatta anlaşamadığı bir kaptanı ambardaki kölelerle yaktıracak kadar. Kolay ele geçmez ancak Gabon kıyılarında İngiliz filosu tarafından kıstırıldıklarında ayakta duramayacak kadar sarhoşturlar, alayı idam!

TAMAMEN DUYGUSAL

Siyah peruklar taktığı için adı Black Sam'a çıkan Sam Bellamy Devon yakınlarında doğar. Açık denizlere çıktığında 13 yaşındadır daha. Genç yaşta kaptan olur, 53 gemi ele geçirir. Ancak Batı Afrika'dan Jamaika'ya köle götürüp satan, çil çil altınlarla dönerken yakalanan Whydah Gally kalyonu diğerlerine benzemez, yüzen kaledir âdeta. Onu amiral gemisi yapar, nazara mı gelir ne, ilk fırtınada batar. Kara Sam'ın derdi kan, kin değil, paradır, mürettebatını hoş tutar, işine yaramayan esirleri salar. Forbes'e göre serveti 120 milyon doları aşar.