Şuayip Aleyhisselamın ekonomi dersi

İnsanın var olduğu süreçte karşıtlaşma kaçınılmaz olmuştur. Bu karşıtlaşmada hak ile batıl savaşı da süregelmiştir. Devam edeceği de gelişinden anlaşılmaktadır.

Peygamberler silsilesi, Hazreti Âdem aleyhisselamdan itibaren son Peygamber Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme kadar din olarak gelen tek bir sistemdir. İstisnasız hepsi ayni davayı anlatagelmişlerdir. Bu silsilenin tek bir halkası bile hepsinin tebliğ ettiğini yapmıştır. İslam'ı tebliğ etmiş, aykırılık hiç olmamıştır.

Şuayip aleyhisselam da bunlardan biridir. Şuayip aleyhisselam Medyen kavmine gönderilen bir peygamberdir.

Görevine başlarken kavminin hangi sisteme ait olduklarını ve ona nasıl bağlanacaklarını "Allah'a kul olun" gerekçesi ile telkin etti. Hep kul olmanın gereğini anlattı. "Ondan başka ilâhınız yoktur" hükmü ile Allah Teâlâ'nın emri ve hükmü dışında hiçbir etkenin hayatınızda yeri oktur, mesajını verdi. "Rabbinizden kesin ve ihmal edilmemesi gereken deliller geldi" diye anlattı.

Bu beyandan sonra özellikle ekonomiye ağırlık vererek anlatmaya başladı. "Artık ölçeği ve teraziyi tam tutun; insanların eşyasına haksızlık etmeyin" uyarısında bulunarak uğraştı. O, devrinde bugün yapılan çılgınlığı sahneledi. Ölçek ve terazinin ne kadar istismar edildiği bilgisini önemle savundu. Yanlışları sahneledi.

Bugün de devlet haramîleşen dev marketlere, iletişim şirketlerine, nakliyecilere, toptancılara ve perakendecilere söz geçirmekte zorlanıyor.

İşte O bunun savaşını verdi.

Günümüzde barkod dayatması ile marketler, insan haklarına şiddetle tecavüz etmektedirler. Şiddet ve sömürü sınır tanımamaktadır. Gördüğümüz gibi Şuayip aleyhisselam bunu Medyen kavmine anlatıyor. "Yeryüzünde ıslahından sonra fesat çıkarmayın" bozgunculuk yapmayın, diyerek uyarıda bulunuyor. Peşinden de ekonominin hakikatlerini anlayabilecek ve inanabilecek insanlar olmaları gerektiğini, dile getiriyor. Hazreti Şuayip aleyhisselam insanlık için bununla yeni bir dosya açıyor.

Çok önemli olan bunca hakikatleri ciddiye almayanların âkıbetlerinin ne olduğunu hatırlatıyor. "Bir de her caddenin başına oturup Allah'a iman edenleri korkutarak Allah yolundan çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin. Düşünün ki, siz, vaktiyle pek az idiniz. Böyle iken Allah sizi çoğalttı. Bir bakın ki, fesatçıların sonu nasıl oldu" (Araf: 786) diyor ve dayatmacı kâfirlerle, mazlûm müminlerin sınıf farklılığını ve zâlimlerin saldırganlıklarını gözler önüne sererek anlatıyor.