Kur'an'a sadakatimizin ölçüsü
İlhan Oral
"Haktan sonra sapıklıktan başka ne vardır" Bu manidar kıstas karşısında başımızı iki elimiz arasına alıp derin derin düşünmeye başlamamız gerekmektedir.
Gerçekten Kur'an'a karşı sadakatimiz var mıdır ve yeterli midir Burada gerçeğe daha yakın bir ifade kullanalım. Kur'an'a karşı sadakatimiz vardır. Fakat yeterli ve belirgin değildir. Bu hükmü yüzlerce ayet ile açıklayabiliriz. Öncelikle Bize "oku" emrini bildiren Kur'an'dır. Müslümanların okuma oranı yüzdesi yok gibidir.
Aslında Müslüman yetkililerinin Kur'an'dan kopuşun vahametini idrak etmeleri dünyada birçok problemin çözümünü kolaylaştıracaktır. Bu olmazsa durum vahimdir;
"İndirdiğimiz apaçık beyanları ve hidayet sistemini, insanlara biz Kitap'ta açık açık beyan edip anlattıktan sonra ketmedip gizleyenlere Allah lânet eder. Ve bütün lânet edebilenler de, onlara lânet ederler." (Bakara'159) Bu ağır ve korkunç tehdid karşısında kimse aldırış etmiyor. Kahhar Allah'ın lanetinden korkup titremiyor.
Ürperip kendine gelmiyor. İlgili sorumlular, müftüler, vaizler ve diğer hoca efendiler "ümmet" şuurunu" hatırlamıyorlar. "Emri bilmarûf ve nehyi anil münker" görevlerini yapmadıkları gibi çare de arama ihtiyacı hissetmiyorlar. Allah hatırlatıyor.
Çünkü Allah, Müslümanlara başsız kalmamalarını ve lider kadrolarını kurmalarını emrediyor. Bu kadroya temel görevlerini yapma sorumluluğu yüklüyor. Bu görev ve özellikleriyle insanlık lehine ne varsa onu yapmalarını ısrarla telkin ediyor; Siz den hayra davet eden, marufu emreden ve münkerden nehyeden bir cemaat (lider kadro) olsun, işte iki cihan saadet ve selametine erenler onlardır. (Ali imran:3104)
Bu çok önemli hayatî niteliği olan talimatı verdikten sonra bunun peşinden gelen ayette de tehlikeyi bildiriyor. Ve kendilerine beyyineler (açık deliller) geldikten sonra ayrılık çıkarıp ihtilâfa düşenler gibi de olmayın. İşte onlar için büyük azap vardır. (Ali imran:3105) Bu ayette "ayrılık çıkarıp ihtilâfa düşenlerin" kimler olduğu ayrıca belirtilmiştir. Onları bizzat Allah tanıtıyor. Bakınız onlar kim imişler; (Ey Rasûlüm) gördün mü, o nefsanî arzusunu ilâh edineni Artık ona, sen mi vekil olacaksın (Furkan:2343) Aşırı bireyselleşme yüzünden Müslümanların durumu çok vahimdir. Lider kadronun görevini, hatırlatarak konuya ilgi çekip Müslümanları göreve çağırmaktadır.
Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz, maruf ile emredersiniz, münkerden nehy eylersiniz ve Allah'a iman ediyorsunuz. Eğer ehl-i kitap da iman etselerdi elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan mümin olanlar vardır, fakat çoğu ise fâsık kimselerdir. (Ali imran: 3110) Allah bu görevi yapmayıp sıvışanları da teşhir edip uyarıyor;