"HALİS DİNİN" EĞİTİMİ!
İlhan Oral
"Halis dinin" eğitimi, dünyanın en ivedi, en önemli ve en büyük ihtiyacıdır. Bu büyük dinin mücadelesi saldırgan düşmanların bile hatta her beşerin doğal ihtiyacıdır.
İ'tikadî, amelî, ahlâkî, ictimaî, iktisadî velhasıl her alanda "Halis dinin" ölçüleri nettir ve mutlak adalettir. Bu davanın insana vermediği hiçbir eksik yoktur. İnsan, hiçbir aslî değerinden mahrûm bırakılmamıştır. Üstelik "Halis dinin" eğitim sisteminde kalite ve üstünlük değeri esas ilke olarak insana bahşedilmiştir.
Bu üstünlüğü dejenere ederek insanları basitleştiren eğitim sistemleri insanları çok olumsuz yönlere yönlendirir. Bu tür sistemler karşısında kullarını koruma altına alan Allah Teâlâ, Resûlüne bunun formülünü öğretti. Tüm mümin kullarına da bunu telkin etti. "Ey Resûlüm, sen sabret. Şüphesiz, Allah'ın vaadi haktır. Mutlaka kesin imânı olmayanlar, seni basitleştirerek hafifliğe düşürmesinler."(Rum:3060)
İnsan ve toplum olarak hafife alınanlar genelde ilgisiz olanlardır. İnsanlık tarihinde bu yöntem firavunlar sistemidir. Bunlar tanrılık iddiasına kapılan zâlimlerdir. Bakın Firavunun taktiğine; "Firavun, halkını aptallaştırdı. Onlar da ona itaat ettiler. Onlar haktan uzaklaşan kâfir bir toplum oldular." (Zuhruf:4354)
Bugün de bize reva görülen uygulama bundan ibarettir. Ehli salip ve Siyonist zâlimler bunu çok iyi biliyorlardı. Onun için bütün değerlerimizi toptan yasakladılar. Bu masûm milletimi câhil bıraktılar. Bu milleti ağır müeyyidelerle köleleştirdiler.
Bir asırlık süreçte başta eğitimimiz, vesayetleri altında yürütülmektedir. Şimdi birazcık aklımızı başımıza alarak kendimizi sorgulayalım. Kendimizi hesaba çekelim.
Beynimizi, idealimizi, inancımızı ve manevî değerlerimizi bloke edip, diledikleri gibi bizi yönetmeye çalışan zihniyetler karşısında bu kadar yetersiz, tutarsız kalmamız ağırlaştırılmış zillettir. Bu zillet içinde yaşamayı kanıksamak elbette köleliktir. Bir toplum nasıl kendi değerlerine sahip çıkarsa toplum onun yolunu bulur. Milletimiz kendi değerleri doğrultusunda toparlanırsa Allah yardım edeceğini vaadeder.
"Ey Resûlüm, andolsun, bunlar daha önce de fitne çıkarmak istemişler ve sana karşı türlü hileler çevirmişlerdi. Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri hâlde, Allah'ın "emri" tecelli etti, onlar mağlup oldular." (Tevbe:948)
Allah'ın "emri," ancak müminlerin kendilerine gelip yeniden toparlandıkları zaman gerçekleşir. Bu gerçeği tablolaştıran Rabbimiz buyuruyor ki;