Kitle ve tarih bilgisi

Türkler tarihi yapan ama yazamayan, muhteşem tarihin girdapların, karanlık yollarından alnının akıyla çıkan ama bugün bunu aynı kesinlik ve başarıyla tartışamayan, günlük kaba siyasete tarih bilgisini alet ederek sözde tezler ileri süren bir toplum hâline dönüşmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı'mızın tarih derslerini eskisi gibi tekrar geniş bir müfredat ve ustaca bir üslubla gençliğe aktarması gerekir.

Türk halkının tarih kirlenmesi yaşadığı tartışılmaz bir görünümdür. Kitle iletişim araçlarının doğru düzgün tarihî belgeler, belgesel filmler ortaya koymaması, tiyatro ve sinemamızın tarih temelli dramaya yeterince ve başarılı bir biçimde eğilmemesi sorun yaratıyor. Bu konulara eğildikçe de halkımızın ilgisi artıyor. Zira toplum tarihini sadece tarihçilerin kitaplarını okuyarak öğrenmez. Bu kaynak hatta azınlığa hitap eden bir kaynaktır.

YAŞANMAMIŞ OLAYLARLA TARİH YAZIYORLAR

Türkiye Devleti'nin tarihî idarî yapısı, kültürel dokusu üzerinde maalesef söz kahvehaneye düşmüştür. Kasaba kahvehaneleri yanlış bilgi öğreten, anakronik tartışmaların yaşandığı yerlerdir. Buralardan yetişen gençliğin doğru dürüst bir tarihe dayalı toplum analizci bir yaklaşıma sahip olması mümkün görünmüyor. İş başından zorlaşmaktadır. Politikacılarımız da tıpkı ekseri sermaye sahipleri gibi çok kısa zamanda yükselen, hayatta böyle bir göreve uzun boylu hazırlanamamış kimselerdir. Söylemlerde, münakaşalarda bu açıkça ortadadır.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Yaşanmamış olaylarla yeniden bir tarih yazılmaktadır. Övgülerin ve tenkitlerin ölçüsü yoktur. Batı tarihçiliğinin esasını teşkil eden yazılı belgeler, ispatlı çağdaş gözlemler, evrakın da buna göre tasnif ve muhafazası gibi âdetler pek göze çarpmıyor. İslam alemi tarih ve coğrafya bilgi ve meali bakımından hicri 5. asrın gerisindedir. Daha doğrusu tarihyazımı çağımızda bu ülkelerde henüz gelenekselleşememiştir. Politik nutuk ve söylemlerde bu kendini aksettiriyor. Reaksiyonların dahi çoğu fiilin ve söylemin kendisi kadar dehşet vericidir. Oysa Türk halkının tarih bilgi ve şuuruna sahip olması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bu gerekliliğe itaat etmediğimiz takdirde ne demokratik zihniyetimiz ne de demokratik kurumların işleyişinde bir sağlık göze çarpabilir.

İnsanlar her şeyi merak ediyorlar. Nüfus kayıtlarımızın doğru düzgün olmadığı açık. Buna rağmen soyla sopla uğraşmalar hızla ve merakla gidiyor. Bu tarz bir girişimle boş konuşanların soyları araştırılırsa karşılarına hoş sonuçlar çıkmayabilir.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanlığı'mızın tarih derslerini eskisi gibi tekrar geniş bir müfredat ve ustaca bir üslubla gençliğe aktarması gerekir. Çünkü bugünkü nesiller uğrunda kavga etmeye hazırlandıkları sloganlar hakkında en küçük tutarlı bilgiye sahip değiller. Vaziyet vahimdir.

TÜRKLERİN İMPARATORLUĞUTÜRKLERİN CUMHURİYETİ

Türkiye Devleti'nin bugünkü şekli cumhuriyettir. Eski bir devletiz. Osmanlı Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin cumhuriyetidir. Cumhuriyeti kuran komutanlarımız, mülkî amirlerimiz, aydınlarımız gökten zembille inmedi. Hepsi o imparatorluğun yetiştirdiği insanlardır. Daha doğrusu imparatorluk şarkta Türklere özgü bir yapı olduğu için asrın icabına uygun bir şekilde idarisi, ordusu, teknolojisi gibi insan unsurunu da dönüştürmeyi becerebilmiştir.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Türk inkılabı ve reformlar maziyi silmek için yapılmış değildir. Aksine maziye daha bilinçli dönmeyi ve bakmayı gerektirir. Bu ikisini yapamadığınız takdirde akıbet ortadadır. Yani Türkler tarihi yapan ama yazamayan, muhteşem tarihin girdapların, karanlık yollarından alnının akıyla çıkan ama bugün bunu aynı kesinlik ve başarıyla tartışamayan, günlük kaba siyasete tarih bilgisini alet ederek sözde tezler ileri süren bir toplum hâline dönüşmüştür. Bu nedenle tarih bilgi ve eğitimini okullar karşılayamamakta ama dışarıda serbest piyasada yazılan ve basılanlar da ısrarla değerlendirilmektedir. Bu bilgiler ve yapılan yorumların çoğunlukla hiçbir geçerliği yoktur.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Cumhuriyeti kuran Mareşalimiz Atatürk'e açıkça saldırı başlamıştır. Bunun bir ideoloji hatta yanlış tarih yorumuna bile dayandığına artık inanmıyorum. Arkasında etnik saikler vardır. Bazı gruplar Türklerin generalleri, devlet adamları, tarihî yapılanmalarını hatta kültürlerini küçümseme eğilimindedir. Onların küçümsenmesiyle kendilerinin yüceltileceğini sanıyorlar. Gülünç bir durum. Büyük Rusya imparatorluğu'ndaki Müslümanların hiçbiri Puşkin'e, Tolstoy'a, Rus müziğine saldırarak kendi millî kimliklerini yüceltme yolunu seçmediler. Kuşkusuz Çekler ve Macarlar gibi eğitimli milletler de Avusturya İmparatorluğu'nda tahribkâr milliyetçilik çıkmazına girmediler.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Bizim devletin ve toplumun tarihinde 19 ve 20. yüzyıllarda ilk önce Balkanlarda denenen bu yol pek bir yere götürmedi. Balkan halklarının milliyetçiliği ve tarihî kimlikleri sağlam bir biçimde ortaya konamadı. Şimdi ise kimlik sorunlarının çözümünü tekrar başka sahada denemek istiyorlar. Bizde de böyle bir çıkarım var; ana unsurun kimliğini yıpratma denemesi. Bu tezahüratın sonu yok. Son meclis tartışmalarında da bunu gördük.

ATATÜRK TÜRKİYE İÇİN KURTULUŞTUR

Dinleyenleri itidale ama uyanıklığa davet ederiz. Atatürk ve silah arkadaşlarına bilir bilmez hücumda bulunanlar çok büyük bir yanlış içindedirler. Eğer bu kullandıkları metodu ve kaba dili başkaları da onlara karşı kullanırsa çok zararlı çıkarlar. İstenmeyen bir safhaya gireriz. Bütün istediğimiz huzur içinde yaşamak, iktisadi problemleri alt etmek, çocuklarımıza ve gençlerimize daha iyi bir eğitim vermek. Oysa bu gelişimi baltalamak için bu hareketlerin çok ağırlıklı rolü olduğunu görüyoruz. Hukuk sistemimizin toplumun değerlerine hakaret edenlere sessiz kalması ancak cahillerin cesaretini artırır.

Atatürk, Türkiye için kurtuluştur. Zor bir dünya savaşından sonra asrın harp stratejisinin ve teknolojisinin en usta şekilde benimsenip tatbik edilmesi ve vatanın o sayede kurtulması demektir. Hiç şüphesiz Atatürk 20. yüzyılın kültürel dünyasına, tarihi ve coğrafya bakışına Türkleri de kavuşturmak için gayret demektir. Tarihe mâl olmuş portrelerimizin, manevi şahsiyetlerine saldırı affedilemez. Bu ciddi krizler çıkarır, vebali bunu çıkaranların boynuna.