Türklerin mücadelesi
İtalya'nın büyük siyaset filozofu ve devlet adamı Niccolo Machiavelli, Asya kıtasının Çin sınırlarından Avrupa'nın Tuna kıyılarına kadar savaşların büyüğünü Türklerin yaptığını söylerdi. Bizim atalarımız ya Hunyadi Janos gibi parlak bir Macar komutanın etrafındaki Haçlı ordularıyla, ya kendilerine yakın Memlüklerle ya da hiç kimseyi bulmazlarsa birbiriylesavaşmışlardır.
15. yüzyıl, yani 1400'ler, İtalyanların "Quattrocento" dediği asır. Dünya tarihinde ön planda Türklerin savaş başarılarıyla doludur. Türk savaşları ve Türk ordularının organizasyon biçimi herkesin ilgisini çekmiştir. Ön planda İtalya'nın büyük siyaset filozofu ve devlet adamı Niccolo Machiavelli, Asya kıtasının Çin sınırlarından Avrupa'nın Tuna kıyılarına kadar savaşların büyüğünü Türklerin yaptığını söylerdi. Bizim atalarımız ya Hunyadi Janos gibi parlak bir Macar komutanın etrafındaki Haçlı ordularıyla, ya kendilerine yakın Memlüklerle ya da hiç kimseyi bulmazlarsa birbiriyle savaşmışlardır.
Timur, bir cihangir olarak Semerkand'dan çıktı. Bir yandan Çin sınırlarına dayandı, ama öbür yandan cihangirlik iddiasıyla, kendisinden evvel Tuna mansabına çıkan Osmanlı Türk ordularıyla -Bayezid ve Timur arasındaki cenk budur- karşı karşıya geldi. Bayezid, 14. asrın son çeyreğindeki ünlü bir komutandır. Bu ünlü komutanı biz söylemiyoruz; biz Türk tarihçileri söylemiyoruz, askerî tarihçiler de söylemiyor. Bayezid'in ismi ve hayatı, portresiyle Batı edebiyatının ve müziğinin içine bile girmiştir. Tabii, aynı şey Tamerlane (Timur) için de söz konusudur.
Haberin DevamıSAVAŞTAN KALMA KILIÇ YARASI
Özbekistan'daki bazı çok heyecanlı kardeş meslektaşlar, Anadolu Türklüğünün, büyük adamlarına "Timurlenk", "Topal Timur" diyerek küçümsediğini söylüyor. Alakası yok. "Topal Timur" demiyoruz. Türk edebiyatında ve argosunda bir lakab Farsça telaffuz ediliyorsa, orada o zaman iltifat dahi gizlidir. Timur'un "lenkliği", yani topallığı, çevgânzanlık (bir nevi atlarla oynanan polo gibi) yaparken attan düşmesinden değil, savaştan kalma bir kılıç yarasındandır.
Türkiye tarihinde Timur'u metheden ilk kişi Gazi Mustafa Kemal Paşamızdır. "Ona büyük Türk mareşali" demektedir. İkincisi de, herhalde, savaş tarihini kendi dalı kadar merak edip inceleyen Celal Şengör'dür. Bazen izam eder Bayezid'e giydirecek kadar methiyeyi yükseltir. Timur, "Han" unvanını dahi kullanmadı. Kendisi Cengiz soyuna yamandığı için "Damat Emir", dolayısıyla Emir Grandük gibi unvanlarla anılır. Onun bu hatasını torunu da tekrarladığı için Hindistan'daki imparatorluğun adına hemen "Mughal" diye yapıştırırlar. Mughal o tarihte Hindistan'da ne gezer
Haberin DevamıİZMİR'İ BU VATANA KATTI
Anadolu'nun henüz doğusunun elimizde olduğu bir devirdi, ama emirliklerin çoğu şüphesiz ki Türk beylikleriydi. Bunlar son anda Timur'un safına geçiverdiler. Aslında Bayezid'in Çubuk Cengi'ne ulaşması dâhiyane bir stratejidir; ama İstanbul muhasarasını kaldırdı ve fetih elli yıl gecikti. Kuvvetler eşit değildi. Eşit olmasa da zorlu bir savaştı. İşin aslında Çubuk Ovası'nın savaş yeri olduğu, tarihî coğrafyacıların marifetiyle değil, bu muharebeyi daha evvelki bilgilere göre okuyup düşünen Atatürk'ün saha olarak Eseboğa'yı işaret etmesiyle keşfedilmiştir. Ölümünden sonraki alan inşaatındaki buluntular bunu doğruluyor.
12 yıllık bir Fetret Devri gerçekten Osmanlı hâkimiyetini sarstı mı Anadolu'da evet, Rumeli'de hayır. Türkler orada yerleşmişti. Bu arada, ömrü boyunca bütün savaşlarını Müslüman ve Türk devletlerle yapan Timur'un, gerçek anlamda Hıristiyan-Haçlı dünyasına karşı bir tek savaşı vardır: İzmir'in muhasarası. Ankara Savaşı'ndan hemen sonra İzmir'i, bir daha çıkmamak üzere bu kutlu vatana katan odur. Gaddar ve çok özgün bir strateji uygulamıştı. İzmir Savaşı'nda Haçlıları nasıl püskürttüğü anlatmak, bu satırları geçecek kadar hacim ister.
Haberin DevamıŞurası çok açık: 1500'ler, 1600'ler Türklerin savaşlarıyla doludur. Yavuz Selim Han'ın nasıl bir mareşal olduğunu Türk meslektaşlar yazdılar (Feridun Emecen). Alan Mikhail'in son kitabı "Tanrı'nın Gölgesi: Yavuz Sultan Selim ve Bilinmeyen Hikâyesi" de güncel bir araştırma. Kitap çıktıktan sonra Amerikalı meslektaşları arasında onu kıskananlar oldu. Amerikan tarihyazımına dair bazı reklamvari abartmaları dışında oldukça ilginç bir Yavuz portresi çizdi.
OSMANLI ORDUSUNUN BİLEŞENLERİ
Arkası Mohaç'ta gelir. Ta İkinci Viyana Muhasarası'na kadar Türk ordularının, Osmanlı Türk ordu teşkilatının oluşumu bellidir. Anadolu ve Rumeli yerli askeri; yine Batı Anadolu gençlerinden oluşan Mağribi, yani Cezayir, Tunus, Trablus'taki yeniçeriler; ve Balkanların Slav, Arnavut ve Gürcistan'dan devşirilenlerinin ilavesiyle... Osmanlı merkez ordusunun ve eyalet ordusunun bileşimi bellidir. Ordunun görevlerinin en başında gelen, çoğunluk askerin dilinin devşirmelere de öğretilmesidir. Türkçeyi bu şekilde öğrenen, ya acemi oğlanı kışlağında ya da bir müddet etraftaki köylerde yaşayarak benimseyenler, Balkanların Slav kökenli devşirme çocuklarıdır.
Haberin DevamıKOCA CERRAHIN ÖLÜMÜ
GÜNÜ gününe benden 10 yaş küçüktü; 21 Mayıs 1957 doğumluydu. Müzmin kanserine rağmen uçan kuşa hayrı dokunduğunu herkes bilirdi. Eyüp Devlet Hastanesi'nin başhekimi doktor Hasan Karaman yakın dostum olduğu için hastanenin müdavimlerindenim. Neredeyse ölümü beklemekten başka şansı olmayanlar onun neşteri altına yatıyordu.