Saltanatın kaldırılması

1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 308 numaralı kararı kabul etmesiyle saltanat kaldırılmış, imparatorluk sona ermiştir. TBMM'nin hükümeti ve kurucu kadro, VI. Mehmed'in şahsında makam-ı saltanatın otoritesini ve saygısını yitirdiğine hükmetti ve Cumhuriyet'i ilan etmekte tereddüt etmedi.1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kabul ettiği 308 numaralı karar; "TBMM'nin hâkimiyetin ve hükümranlığın hakiki mümessili olduğunu" ilan etti. Bu, saltanatın kaldırılmasıdır ve imparatorluk resmen sona ermiştir. 622 yıllık ömrüyle uzaktaki Japonya hariç bütün Avrupa ve Yakındoğu'da tarihi sürükleyen, 16. asırdaki toprakları klasik Roma İmparatorluğu'nun hemen bütün doğu Akdeniz, Kuzey Afrika ve dahi eski Roma İmparatorluğu'nda olmayan Tuna ötesi bölgeler ve Fırat-Dicle havzasındaki toprakları ele geçiren bu imparatorluk, sonunda Balkan faciası ve Birinci Cihan Harbi'yle bu üç kıtadaki hâkimiyetini tamamen kaybetmişti. TBMM, vatan topraklarını tekrar işgalci güçlerden temizlemiş, büyük devletlerin işgaline, Yunanistan'ın ise ebediyen iradesine bırakılan Batı Anadolu ve Trakya havzasını tekrar vatana geri almıştır.SADRAZAMIN 'BİRLİK' TEKLİFİHaberin Devamı"Saltanatın ilgasının sebebi nedir" diye sorulacak olursa izahı uzun sürebilir. En başlıcası TBMM'nin hükümeti ve kurucu kadro VI. Mehmed'in şahsında makam-ı saltanatın otoritesini ve saygısını yitirdiğine hükmetti ve Cumhuriyet'i ilan etmekte tereddüt etmeyecektir. Saltanatın kaldırılma kararı için gelişmeler 15 gün evvelden başlıyor. 17 Ekim'de son Sadrazam Tevfik Paşa TBMM Başkanlığı'na İstanbul ve Ankara Hükümetleri arasında bir amaç birliği olduğunu; Sevr'i ortadan kaldırmak için mücadele ettiklerini, Lozan'a birlikte gitmeyi teklif ediyor. Asıl neden budur.Ankara Hükümeti durumu müzakere etti. 1 Kasım toplantısında TBMM'de Mustafa Kemal Paşa ve yakınları sert bir müdahaleyle saltanat taraftarı muhalefeti önledi, yeni Türkiye'yi kuracak Lozan müzakerelerine sadece Meclis Hükümeti delegasyonu gidecekti. Saltanat hükümsüzdü. 4 Kasım günü Sadrazam Tevfik Paşa Osmanlı kabinesini son olarak toplantıya çağırdı ve istifasını padişaha sundu. Refet Paşa bütün bakanlık temsilcilerini Ankara temsilcisi olarak toplantıya çağırdı ve görevlerinin sona erdiğini tebliğ etti. 7 Kasım'da Babıâli ve civardaki bakanlıkları, devlet dairelerini boşalttılar.Haberin DevamıHAZİNE'DEN HİÇBİR ŞEY ALMADIVI. Mehmed Vahideddin, halife unvanıyla son Cuma selamlığına 10 Kasım günü katılıyor, padişahlık unvanını artık kullanamıyor ve gerek Damat Ferit'in kendisine haber vermeden yurtdışına kaçışı ve muhtemelen Ali Kemal Bey'in linç edilmesi üzerine hayatı hakkında endişesini belirterek İngiliz Yüksek Komiserliği'nden yardım istiyor. 17 Kasım sabahı Malaya zırhlısıyla Türk sularını terk ediyor. Halife yanında sadece çok yakınlarını, maiyyetini götürdü. Hazine-i Hümayun'dan bir şey almadığı açık. Dışarıdaki ikameti sırasında İtalya kralının mali yardımını bile reddetmiş. Fakat aynı tip yardımların İslam dünyası hükümdarlarından gelmediği de açık.Haberin DevamıEsasen onun ilticası ile birlikte İslam dünyasında hilafet kavgası da başlamıştır. Tabii hiç kimsede makam-ı hilafeti Osmanlı'dan çekip alacak ve hilafetini ilan edip kabul ettirecek iktidar ve şahsiyet mevcut değildi. Ne Mısır kralı ne Faysal söz konusu olamazdı. Son halifeyi sürgünde zor ve sıkıntılı bir hayat bekliyordu. İşin bu safhasını ayrıntılı ve ebedi biçimde Murat Bardakçı'nın 'Şahbaba' adlı eserinden takip etmek mümkündür. Sıkıntılı bir dönemi ilginç enstantaneler, belgelerle sunuyor.KARŞI HAREKETTE BULUNMADIŞurası bir gerçek; iltica eden padişah ve sonradan 1924 Mart'ındaki kararla tamamıyla sürgüne giden hanedan üyeleri dahil olmak üzere yeni Türkiye Devleti ve hükümet aleyhinde siyasi propaganda ve terörist aktiveler yürütecek bir faaliyet görülmez. Hatta kendi hukukunu korumak için çıkartılacak müdafaaname gibi gazeteler de galiba yayımlanamadığından böyle bir yayın faaliyeti ve propaganda saldırısı da göze çarpmaz. Bununla birlikte Yeni Türkiye tarafından hanedanın faaliyeti ve dıştaki yaşamının takip edilmesi önemli bir pasajdı. Padişahın ve 1924 Mart'ından sonra halifenin Fransa'daki hayatını izlemek, Türkiye Cumhuriyeti kadar İngiltere ve Fransa istihbaratını da meşgul etmiştir.Haberin DevamıÖyle görünüyor ki Lozan Antlaşması'nın imzasından sonra dünya Türkiye ile taciz edici ve çatışma çıkaracak eylemlerde bulunacak durumda değildi. Herkes savaş yorgunuydu.SON PADİŞAH VI. MEHMED VAHİDEDDİN Padişah Vahideddin 3 Temmuz 1918'de tahta geçti. İhtiyar bir veliahttı. Hayatının başında böyle bir veliahtlık makamını zaten beklemiyordu. Veraset sisteminin 17. asırdan beri büyük oğula değil de en yaşlı hanedan üyesine (senioritas sistemi) devrinden beri acayip bir görünüm ortadaydı. Bunu en son genç Avusturya Macaristan İmparator