Kore sınırlarından Orta Avrupa'ya uzanan... Cengiz Han

Hayatının ilk 50 yılı kabileleri kendisine yeniden bağlı kılmakla ve savaşla geçti. Kısa zamanda Kore sınırlarından Orta Avrupa bölgelerine kadar uzanan büyük bir imparatorluk kurmuştu. İstilaları çok kanlıydı. Teslim olmayan şehirleri, çocuktan ihtiyara kılıçtan geçiriyordu. Orta Asya'nın Türk kronikleri, İbnü'l-Esîr gibileri ve Rusya'nın letopisleri bunu "Tanrı'nın, insanlığın günahları için gönderdiği bir ceza" olarak tasvir ederler.Ağustos 1227'de; 795 yıl önce Cengiz Han (Timuçin) öldü. Moğolistan'ın kuzeyindeki Burhan Haldun'a defnedildiği yazılıyor. Mezar yeri belli değil ama onun yerine bir abide Moğolistan'ın süsü. Daha önce 1206 yılında Onon Irmağı kıyısındaki Büyük Kurultay'da "Bütün Moğolların Ulu Hanı" ilan edilmişti. Burada bugün onun adına bir abide var ve çok uzak olmayan bir yerde de Bilge Tonyukuk'un anıtı; yani daha 13. asırda Türklerle Moğollar iç içe yaşıyordu. Fakat âdetlerinde ve dillerinde büyük farklılıklar vardı. Timuçin'in babası Yesügey Bahadır, annesi Houlen Ece'dir. Yesügey, tartışmasız Moğol başbuğudur.Türk tarihinde bir efsanevi Oğuz Han'a bir de Cengiz Han'a dayanmak önemlidir. Şecere ile hâkimiyet meşruiyeti böyle ispat edilir. Osmanlılar Oğuz Han'a dayanırlar. Halbuki Timur devletinde Babürler Cengiz Han'a dayandıklarını iddia ederler. Bunda kısmen haklılık payı da vardır. O yüzden Timur, "damat", "küregen" unvanını kullanmıştır. O yüzden de yine yanlış olarak Babür İmparatorluğu'na Hindistan'da da Moğol denir. Ama bu husus Timur ve Babür'ün kendi şecere iddialarına dayanıyor.KABİLELERİ KENDİSİNE BAĞLADIHaberin DevamıErken yaşta Yesügey Bahadır ölünce, kabilesinin bütün iktidarı kayboldu. Bağlı kabileler ondan koptular ve malı mülkü yağmalandı. Cengiz Han'ın 21 Ocak 1155'te doğduğu belirtiliyor. Hayatının ilk 50 yılı, kabileleri kendisine yeniden bağlı kılmakla ve savaşla geçti. Burada edindiği tecrübe ve kişisel dayanıklılıkla 1227 yılında öldüğü vakit cenazesine bütün Moğol beyleri hatta Kıpçak Türklerinin ileri gelen hanları da katıldı.Büyük bir imparatorluk kurmuştu. Kısa zamanda Kore sınırlarından Orta Avrupa bölgelerine kadar uzanan bu büyük devletin ömrü kısa olmuştur. Kendisinden sonraki 40 yılda bu imparatorluk dağıldı. Altın Orda gibi, Çağatay gibi hanlıklar ortaya çıktı. Ancak bunlar da yavaş yavaş ortadan kalktı. Tarihin aslında coğrafi büyüklük ve çeşitlilik bakımından en önemli imparatorluklarındandır. Ama yapı ve kalıntı olarak ne bıraktığı sorulabilir.Haberin DevamıİSTİLALARI ÇOK KANLIYDIKabileleri birleştirme sırasında 1203'te, en başta yakın dostu ve müttefiki olan Camuka karşı tarafa geçtiği için ona çok sert bir ceza tatbik etti. Bu ceza aslında Moğol ananesine uygundur ve ileride başka kabileler tarafından da benimsenecektir; soylu kişiyi kanını akıtmadan idam etmek. Camuka bir torbaya kondu ve tokmaklarla dövülerek öldürüldü.İstilaları çok kanlıydı. Teslim olmayan şehirleri, çocuktan ihtiyara kılıçtan geçiriyordu. Orta Asya'nın Türk kronikleri, İbnü'l-Esîr gibileri ve Rusya'nın letopisleri bunu "Tanrı'nın, insanlığın günahları için gönderdiği bir ceza" olarak tasvir ederler. Hatta İbnü'l-Esîr; faciayı görmemek için doğmamış olmayı tercih ettiğini söylemiştir.Haberin DevamıNe var ki savaş düzeni itibarıyla bir yenilik getirmiştir. Kabilelerin esasına dayanan bir sistem değil, lejyonların yani ulus birliklerinin değil, doğrudan doğruya kabiliyetli komutan ve askerlerin meydana getirdiği birlikler esastı. Birlikleri, askeri cesaretine, savaşma kabiliyetine, liyakat ve zekâsına dayanan komutanların, yani zeki insanların emrine veriyordu. 10'luk, 50'lik hatta 100 binlik birlikler meydana getiriliyordu. Bu birliklerin adı "orda"lardır. Orda, Doğu Asya dillerinde müşterek bir kelimedir. Bunların içinde en önemlisi Altın Orda'dır. Daha çok Kıpçak Türklerinin oluşturduğu bu devlet 17. asra kadar Rusya'nın muhtelif bölgelerinde yaşadı ve bugün de Kıpçak hanlıklarının kalıntıları olan halklar hâlâ hayatlarına aynı bölgede devam ediyorlar.Haberin DevamıTAKDİR VE TAKLİT ETTİLERMedeniyet olarak Moğollar bulundukları medeniyeti takdir ve taklit etmeyi ve dağılanı yeniden organize etmeyi tercih etmişlerdir. Bir yer inşa edilecekse bu kendilerinin, yakıp yıktıkları, harap ettikleri bölgeyi ıslahı demektir; imparatorluklarının dört bir yanındaki usta ve işçi kafilelerini acele harekete geçiriyorlardı. Esasen büyük katliamları yaparken bile eğer işçiler, mimarlar ve ustalar varsa onları bu kıyımın dışında bırakıyorlardı. İlhanlı Devleti, İran'ın Hülâgû tarafından istilasından sonra kurulan bir imparatorluk; bütün Fars münevverleri, tıpkı Selçuklular zamanında olduğu gibi hayatlarına ve işlerine devam ettiler.Haberin DevamıKendi dinlerinin dışında başka hiçbir dinle pek ilgileri olmadığı için her dinden insanı, her işte kullanmayı tercih etmişlerdir. Mesela "Tarih-i Cihan Kuşağı" ("Târîh-i Cihângüşâ") Cüveynî'nin ünlü eseri, aynı zamanda Reşîdüddin'in "Câmi'u't-tevârîh"i ("Üniversal Tarih") kaleme alınırken her dilden mütercimler malzeme ve vesika getirmiştir. Reşîdüddin'in kendisi de muhtedi bir Yahudi'dir. Devlet hizmetinde de kullanılmıştır, dünya tarihçiliğinin en önemli, abidevi eserlerinden birini de bu arada meydana getirmiştir. Bu, bir büronun eseridir.Cambridge Üniversitesi Yayınları bünyesinde, her biri alanının önde gelen ismi olan çok sayıda biliminsanının katkılarıyla hazırlanan "İç Asya Tarihi: Cengizliler Çağı", Moğol İmparatorluğu'nun siyasî ve kültürel tarihini, Cengizli halef devletlerini ve bu canlanış sırasında İç Asya'ya egemen olmak üzere gelen diğer hanedanları ele alıyor.İZ BIRAKTILARHudâbende Olcaytu türbesine bakalım. İran'ın Azerbaycan bölgesindeki Sultaniye'de bulunan bu türbede, Uzak Asya'dan Batı'ya kadar hemen her sanatın izleri görülür. İlhanlı İranı'nda böyle bir restorasyon söz konusuydu. Uzun kervan yollarına huzurun ve emniyetin getirildiği bir dönemdir. Hatta Avusturyalı Profesör Karl Jahn'ın ünlü bir makalesi Moğolların ilk defa banknotu kullandığını; yani temelde altın, değerli taş taşımak yerine bu banknotlarla ticari işlemleri yaptıklarını