Azerbaycan ve Türkiye Dışişleri Bakanlıkları ile iki ülkenin milletvekillerinin ortak desteği ve katılımlarıyla Batı Azerbaycan konulu bir toplantı gerçekleştirildi. Bir gün süren bu kongrede bence hepimizi duygulandıran en önemli açıklama, Azerbaycan parlamentomuzdaki Tenzile Rüstemhanlı'nın veciz tebliğiydi: "Şah İsmail Safevî de bizimdir; 8 yıllık saltanatında 80 yıllık büyük işler başaran Yavuz Sultan Selim de bizimdir. 19. yüzyıla kadar büyük şairlerimiz, filozoflarımız, müşterek tarihimiz böyle devam eder. Türklük bizim müşterekyurdumuzdur."
21Mayıs Çarşamba günü Ankara'da önemli bir kongre düzenlendi. Azerbaycan Milletvekili Tenzile Rüstemhanlı'nın başkanlığındaki Azerbaycan Türk Evi'nin öncülüğünde; Azerbaycan ve Türkiye Dışişleri Bakanlıkları ile iki ülkenin milletvekillerinin ortak desteği ve katılımlarıyla Batı Azerbaycan konulu bir toplantı gerçekleştirildi. Batı Azerbaycan, Karabağ Hanlığı; buna tâbi hanlıklar ve Türk sakinlerinin doğuya sığındıkları topraklar demektir. Kurtuluştan sonra buralara dönüş söz konusudur. Azerbaycan'ın Ermenistan'a yönelik, Türkiye'nin de desteklediği açıklaması şudur: Sürgün insanların anavatanlarına dönüşleri, onların temel haklarıdır. Zira söz konusu olan topraklar işgal edilmişti ve son müdahaleden sonra kurtarılmış topraklardır. Kısacası; Zengezar bugün içi çözülmeyen ama çözülmesi gerekli sorunlu arazidir.
Haberin DevamıÇEVRE VE TARİHİ MİRAS AĞIR TAHRİP EDİLDİ
İkinci olarak, buralarda nüfusun yerleştirilmesi ve rehabilitasyonu kadar önemli olan bir diğer konu da hem çevre hem de tarihî mirasın ağır tahrip edilmiş olmasıdır; bu konudaki hukuki tebliğlerin tamamı yerindeydi. Söz konusu topraklarda, 1828 Türkmençay Antlaşması'na kadar, hatta I. Cihan Harbi'ne kadar olan durum tarihçiler tarafından ele alındı. Şu bir gerçektir ki Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan'la uzlaşma konusunda yapıcı bir tutum sergilemektedir; Türkiye de bu politikaya paralel bir çizgide ilerlemektedir. Aslında Güney Kafkasya'da içtimaî hayatın güvenliği ve iktisadî hayatın gelişmesi açısından üç cumhuriyetin işbirliği, çevre ülkelerin selameti ve kalkınması açısından da önemli bir garantidir. Çünkü bu konuda yetenekli toplumlar, bu üç cumhuriyet halkıdır.
'TÜRKLÜK BİZİM MÜŞTEREK YURDUMUZDUR'
Bu toplantıda Türkiye hükümetinin görüşlerini en kesin ve veciz şekilde Sayın Efkan Âlâ ifade etti. Bir gün süren bu kongrede bence hepimizi duygulandıran en önemli açıklama, Azerbaycan parlamentomuzdaki Tenzile Rüstemhanlı'nın veciz tebliğiydi: "Şah İsmail Safevî de bizimdir; 8 yıllık saltanatında 80 yıllık büyük işler başaran Yavuz Sultan Selim de bizimdir. 19. yüzyıla kadar büyük şairlerimiz, filozoflarımız, müşterek tarihimiz böyle devam eder." Gerçekten de, Nazım Hikmet'in kendini en çok vatanda hissettiği yer Azerbaycan'dır. Tenzile Hanım, "Türklük bizim müşterek yurdumuzdur" dedi.
Haberin DevamıBu gibi toplantıların yalnızca üst düzeyde değil; başta akademiler, düşünce kuruluşları ve aydınların kurumları arasında sık sık seminerler ve görüşmeler şeklinde devam etmesi gerekir.
AHMET MINGUZZI DAVASI
MATTIA Ahmet Minguzzi'nin anne ve babası, pazar akşamı Zorlu'da son derece asil bir anma toplantısı düzenledi. İstanbul Valisi Sayın Davut Gül'ün toplantıya katılması, takdire şayan ve devletli bir davranıştı.
Bir çocuğun böylesine aşağılık bir kinle, adeta bir pazaryeri ortasında bıçaklanması, ardından maktulün tekmelenmesi, mezarının tahrip edilmesi, ailesinin hasım tarafından tehdit edilmesi ve tüm bunların üzerine mahkemede sergilenen düşmanca tavır ve bakışlar... Manzara hem ürkütücü hem de son derece düşündürücüdür.
Haberin DevamıDERİN BİR HÜZÜN
Kimsenin bu işin peşini bırakmasından yana değiliz. Bazı cürümlerin unutulması ya da ihmali söz konusu olamaz.
O gece vakur, ölçülü ama derin bir hüzün taşıyordu. Anne ve babanın, sevgili dostlarımızın, büyükannenin ve yakınların durumu herkesi derinden sarstı.
Türkiye'de mezar tahribi, mağdur ve maktulün tehdit edilmesi; bunlar alışılmış, tolere edilebilir davranışlar değil, ciddi birer sapkınlık ve edepsizliktir.
Toplumumuzun vicdanı, kamusal huzuru ve gelecek nesillerin güvenliği açısından bu meş'um vakanın sıradan bir "suç vakası" gibi ele alınmaması gerekir. Araştırılmalı, takip edilmeli ve adalet mutlaka yerini bulmalıdır. Adalete güvenmek istiyoruz.
Haberin DevamıAhmet Minguzzi
CAN KIRAÇ
HAYATIMDA