Günümüz Türkiye'sinin öncü tarihçilerinden Mübahat Kütükoğlu
İngiliz arşivlerini derinlemesine tarayan ilk tarihçilerdendir. Kendi ifadesiyle 50 yıl arşivlerde çalıştığını söylüyor, ben daha fazla olduğunu hesaplamıştım. Bugün Ege Bölgesi Osmanlı dönemi tarihyazıcılığını onun sayesinde ana hatlarıyla tamamlamış oluyoruz. Hayatı da neredeyse bir asır oldu. Mübahat Hoca o asrın içinde en kalıcı eserler veren ve en iyi öğrenci yetiştiren saygın bir akademi üyesidir.
PROFESÖR Doktor Mübahat Kütükoğlu günümüz Türkiye'sinin öncü tarihçilerindendir. İzmir Kız Lisesi mezunudur. Bu eski lisemiz Türk bilim ve edebiyat hayatına çok sayıda şahsiyet yetiştirmiştir. Mübahat Hoca benim hocam olmadı çünkü ben Mülkiyeli ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülteliyim. Halil İnalcık Hoca'nın talebesiyim. Ama şunu peşinen söyleyeyim derin bilgisi, çalışkanlık ve düzeniyle herkes gibi benim de hayranlık ve hürmetimi çeken bir hocadır.
93. yaşını kutlamak için bu yılın mayıs ayının son iki gününde kendisinin şerefine bir sempozyum tertiplendi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin bu sempozyumu, onun getirdiği tarihçilik anlayışının başlığını taşıyor: "Tarih Boyunca İnsan ve Tabiat İlişkisi" İki günlük sempozyumun başında bir konuşmam oldu. Ümit ederim ki değerli tebliğlerin hepsi basılır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıSAYISIZ ESERİ ART ARDA NEŞRETTİ
Ortaokul ve lisede, tarihi lise öğretmenin etkisiyle sevmiş. Bu tip tarih sevdiren hocalar gittikçe azaldı. Edebiyat Fakültesi mezunu olduğu hâlde Türkiye tarihçiliğinde çığır açan Ömer Lütfi Barkan Hoca onu İktisat Fakültesi'ne tarih asistanı olarak aldı. İngiliz arşivlerini derinlemesine tarayan ilk tarihçilerdendir. İngiltere ve Türkiye arasında iktisadî ilişkileri, doğrusu iktisatçı görüşü ve kavramlarıyla almıştır. Doçentlik tezi de bu konudadır. Nihayet tarihçi yetiştirmek isteğiyle Edebiyat Fakültesi'ne geri döndü. Kendi ifadesiyle 50 yıl arşivlerde çalıştığını söylüyor, ben daha fazla olduğunu hesaplamıştım. Bu düzenli çalışmayla ve daha da düzenli bir tasnifle sayısız eseri art arda neşretmiştir. Bugün Ege Bölgesi Osmanlı dönemi tarihyazıcılığını onun sayesinde ana hatlarıyla tamamlamış oluyoruz. Tabii bilimin ve tarihçiliğin dibi yoktur.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın kendisini çok etkilediğini söylüyor, doğrudur. O da aynı Mübahat Hoca gibi ömrünü arşivde geçiren, Osmanlı tarihini tamamıyla vesikalara dayanarak yazan bir öncüydü. Ömer Lütfi Barkan'ın kendisini çok etkilediğini söylüyor. Ben de kendisiyle aynı fikirdeyim. Galiba onu Edebiyat Fakültesi'nin ötesinde bir tarihçi metoduna ve düşüncesine sevk eden ekol iktisadî tarih kürsüsüdür. Bekir Kütükoğlu Hoca'yla hem meslektaş hem de talebeleri birlikte yönelten bir akademisyen çiftiydi. Yakın zamanda Bodrum tersanesi üzerine çalışmasını tamamladı. Pandemiyle evine kapandı, daha çok yazar oldu. Yetiştirdiği öğrenciler Edebiyat Fakültesi'nin en başarılı kuşağıdır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıUzun akademisyenlik ömrü hâlâ sağlıklı olarak devam ediyor. Bu ömrün yeni nesilleri etkilediğini görüyoruz. Edebiyat Fakültesi bir asrı geçkin bir kuruluştur. Ama o fakültenin Fuad Köprülü'yle başlayan hayatı da neredeyse bir asır oldu. Bu bir asır hep parlak şöhretlerle doludur. Bana kalırsa Mübahat Hoca o asrın içinde en kalıcı eserler veren ve en iyi öğrenci yetiştiren saygın bir akademi üyesidir.
SİCİLYA GÜNLERİ
GEÇTİĞİMİZ salı günü Bari'den Palermo'ya uçtum. Buraya kaçıncı uğrayışım olduğunu bilemiyorum. Bir seferinde İtalya musiki tarihinin ünlü operası Teatro Massimo'da nefis opera temsilleri dinledim, bir başka sefer bir grup genç asistan ve Başbakanlık Müsteşarı Dr. Füsun Koraltan ile birlikte Yunan tapınaklarını gezdiğimiz bir Sicilya turu yaptık. Sicilya gibi klasik öncesi Yunan kolonizasyonu (Magna Gretia) ardından Fenikelilerin ticari ve sınai faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları bir bereketli ada ve nihayet ünlü Kartaca kolonisi oluşumunun özgün izleri vardır. Roma Sicilyası ayrı bir zenginliktir; ama bence Doğu Akdeniz tarihinde ayrı bir yer edinmesi önce Bizans, 9. asır sonlarından itibaren de Arapların Magripli denizcilerinin fethi ile gelen İslami devirdir. Doğrusu Güney İtalya'nın Puglia Eyaleti gibi Sicilya da bu devri yaşamıştır. 11. asırda Kuzeyli Normanlar bu bölgeyi ele geçirdiler; II. Ruggero, İmparator Frederik gibi hükümdarlar sanıldığının aksine 11. asırda Filistinli Kudüs'ü ve Antakya'yı alt üst eden Haçlılar gibi davranmadılar. Orada yaşayan Yahudileri en başta Arap İslam nüfusu, Bizans'tan kalan Helenleri kendi kabileleri ile birlikte yönetmeyi başardılar.