"Avrupa'nın hasta adamı" bu defa Fransa'ya yakıştırıldı. "Hasta adam" Fransa'dan çok, Britanya, Almanya ve İskandinav ülkeleri gibi görünüyor. Avrupalı büyüklerin 19. asrın Osmanlı İmparatorluğu için seve seve kullandıkları "hasta adam" tabiri aslında hastalık belirtisinden çok yeni dirilmelere vesile olmuştu. Benzer yenilikler ve dirilmeler Avrupa ve ABD için söz konusu olur mu Göreceğiz.
TABİR, Britanya'nın çok hoşuna gittiği için "sick man of Europe" (Avrupa'nın hasta adamı) bu defa Fransa'ya yakıştırıldı. 19. yüzyıl boyunca cihan tarihine yön veren iki büyük devlet Britanya İmparatorluğu ile Fransa idi. Her ikisinin de sömürgeleri uçsuz bucaksız görünüyordu. Biri "güneş batmayan imparatorluk" unvanını taşıyor, diğeri ise üç kıtaya bölünmüş topraklara sahipti. Yerküreyi tamamen kapsamasalar da yarısını etkileri altına almışlardı. Hindiçin'den Büyük Okyanus'taki adalara, Afrika'nın kuzey ve batısından yeni dünya Amerika'ya kadar yayılmışlardı. 18. yüzyılda İngiltere'ye kaptırdıkları Kanada ve Louisiana Eyaleti (ABD) gibi geniş topraklar dışında sürekli rekabet hâlindeydiler. Dünya bu iki ülkenin lisanının damgasını yemişti. Fakat kötü neticeler de doğdu.
Haberin DevamıAfrikalıların dilleri adeta Fransızcaya çevrildi. Meşhur bir deyiştir; Afrika'daki Fransız kitaplarında "Bizim Galyalı atalarımız" lafı geçiyormuş. Geçer. Her türlü aşırı tavrın gülünçlüğüne ciddi delildir. Cezayir, Tunus ve Fas gibi Mağrip ülkeleri Arap kültürünün ve Orta Çağ'ın parlak insanlarının doğduğu topraklarken Fransızlaştırılmaya çalışıldı. Bugün bile Cezayir'de bu frankofonlaşmanın acı izleri hissedilir. Arapçadan daha iyi Fransızca bilenler özellikle aydın sınıfı arasında hâlâ çoktur.
FRANSA'NIN BEŞİNCİ CUMHURİYET DÖNEMİ
Devirler değişiyor. 20. yüzyılın ortalarında sömürgecilik dönemi kapandı. 1960'larda başlayan anlaşmalı veya kavgalı bağımsızlık süreci sonunda bir zamanların imparatorlukları, yeni dünya düzenine uyum sağlamak zorunda kaldılar. İngiltere, Kraliçe Elizabeth döneminde Commonwealth'i (İngiliz Milletler Topluluğu) kurdu ve bu birliğe hayatı boyunca önem verdi. Üyelerden çok Kraliçe II. Elizabeth bu yüzden zaman zaman başbakan Margaret Thatcher ile anlaşamazdı. Gerçek şu ki içi boşalmaya başlayan bu birliği realist bir politikacı olan Margaret Thatcher daha iyi anlamıştı ve daha sağlıklı kararlar veriyordu.
Aynı sağlıklı kararları Fransa'nın çok büyük adamları ve kuruluşları gösteremedi. İlginç bir tezat; Jean-Paul Sartre ile Raymond Aron gibi filozoflar, sağdan soldan aydınlar ülkenin geleceğine dair gerçekçi ve insancıl beyannameler yayımladılar. Fakat asıl realist tavrı, II. Dünya Savaşı'nda Fransa'yı kurtaran komutan ve lider Charles de Gaulle sergiledi. Bu konularda General Raoul Salan gibi asker arkadaşlarıyla hiç anlaşamamış ve onları mahkum etmiştir. Cezayir'in artık Fransa olmayacağını erken fark etti ve ona göre karar verdi. Bu karar, Fransa'da yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Beşinci cumhuriyet başlıyordu.
Haberin DevamıSavaş sonrası Avrupa altüst oldu. ABD ve Japonya öncülüğünde başlayan ekonomik devrimin gerisinde kaldılar. Hatta nüfusları Fransa veya Britanya Adaları'nın toplamına bile ulaşmayan İskandinav ülkeleri dahi bazı alanlarda daha başarılı atılımlar gerçekleştirdi. İktisadi ilerleme savaş galiplerinin değil mağlubu olan Almanya'nın geçti. Bu ilerlemeyi de ABD sayesinde gerçekleştirdi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra işletme devrimini Almanya devam ettirdi. Almanya'nın yanında onunla mukayese edilecek durumda olmasa da mucizenin aslında içindeyiz. 1946'dan beri (bazılarının dediği gibi 1950 değil) ülkemiz tarım ve sanayi devrimini sürdürdü. Türkiye bu dönemde önemli atılımlar yaptı.
Haberin DevamıBAKALIM YENİDEN DİRİLECEKLER Mİ
Fransızca, dil olarak hâkimiyetini sürdürdü. Afrika'daki eski sömürgelerinin yanı sıra dünyada Fransızcayı yaşatanlar büyük ölçüde aydın sınıflar oldu. Türkiye'de de Fransızca önemli bir dil olarak okullarda öğretilmeye devam etti, bugün de sürüyor. Bizim devrimimizde, kültürel değişimimizde, hukuk hayatımızda Fransızca'nın önemi büyüktür. Babam için Almanca pek mühim bir dildi ama Fransızca da ilk öğrenilmesi gereken dil görülürdü. Tanzimat devrinin büyük reformu Fransızcadır. Kalemiyede yetişen bürokratlarımız arasında Mehmed Emin Âli Paşa gibi isimler, doğru dürüst mektep görmeden Fransızcasını ileri seviyeye taşımıştır.
Haberin DevamıBugün Avrupa'da ve ABD'de iktisadi ve sınai bakımdan bir gerileme söz konusudur. "Hasta adam" Fransa'dan çok, Britanya, Almanya ve İskandinav ülkeleri gibi görünüyor. Avrupalı büyüklerin 19. asrın Osmanlı İmparatorluğu için seve seve kullandıkları "hasta adam" tabiri aslında hastalık belirtisinden çok yeni dirilmelere vesile olmuştu. Nitekim askerlik ve devlet idaresi alanındaki yeniliklerle Birinci Cihan Harbi'ndeki yenilgi ve hatalara rağmen Türkiye Cumhuriyeti sağlam bir bünyeyle doğdu. Benzer yenilikler ve dirilmeler Avrupa ve ABD için söz konusu olur mu Göreceğiz. Bu tip basit değerlendirmelere kapılmayalım. Gençlere Fransızca'yı öğretmek kültür hayatımız için önemlidir. Fransızca; edebiyat, tarih, hukuk, felsefe, coğrafya ve sanat gibi alanlarda hâlâ etkili bir dildir.
Haberin DevamıBOLŞOY BALESİ
ÇARŞAMBA gecesi AKM'de Bolşoy Balesi'den Kuğu Gölü'nü seyrettik ve dinledik. Yukarıda bahsettiğim gibi "hasta adamlık" meselesi... Bence Batı medeniyetinin hasta adamlığı, iktisadî işletmelerden, mâlî meselelerden, sanayinin durumundan çok medeniyete aksetmek üzeredir. Bu ciddi bir konudur ve hepsini kapsar. Çünkü artık manasız mücadelelere sadece diplomatlar, sanayiciler değil; sanat muhitleri, kültürel çevreler de katıldı.
Mesele açıktır: Ukrayna Savaşı'ndan beri Rus balesi, operası, ünlü müzisyenler ve orkestra şefleri boykot ediliyor. Birçoğu savaş karşıtı olmasına rağmen boykota maruz kalıyor. İşte buna "