Filistin cephesi
Mustafa Kemal Paşa'nın Filistin'e ilk tayini de 1917 ortalarında Yıldırım Ordular Grubu kurulduğunda oldu. Bazı cahil kişilerin yazdığı gibi Gazze'den kaçıp kuzeye gitmiş değildir. Filistin'e ikinci tayini 1918 Ağustos'unda olmuştur. Suriye Cephesi'ne başkomutan olarak tayin edilen Liman Paşa'nın yönetiminde 7.Ordu'ya komuta etmiştir. Burada bahsedilecek tek şey, Mustafa Kemal Paşa'nın ricat (geri çekilme) denen olayı, elinden geldiğince düzgün ve tertipli bir şekilde yapmış olmasıdır. 20. yüzyılın büyük Türk mareşali ve etrafındaki isimler hakkında sürekli olarak dil uzatmak, bu kasaba münevverlerinin işi olan bir küstahlık ve hamakattir.
Öteden beri Gelibolu'daki Albay Mustafa Kemal Bey ve Filistin Cephesi'ndeki Mustafa Kemal Paşa hakkında olur olmadık yazılar yazılır. Ne yazık ki bu cepheler hakkında kalem oynatanların birçoğu tarih bilmez, okumaları eksiktir. Üstelik kasaba kültürüyle edindikleri birtakım önyargılar ve hurafeler, zihinlerinde adeta saplantı haline gelmiş ve ana motivasyonları olmuştur. Elbette kasabayı küçümsemek niyetinde değilim; zira Rusya İmparatorluğu'nun kasabaları, orada yetişen az sayıda münevver, bilhassa 'gymnasium'da okutulan dersler, müthiş şahsiyetler ortaya çıkarmıştır. Mesela Simbirsk gibi Volga kıyısındaki tipik bir Feodal Rusya şehrinde Nikolay Karamzin gibi bir tarihçi, İvan Gonçarov gibi bir romancı yetişmiş, 20. yüzyıl Rusya'sı ve dünya siyasetini derinden etkileyen Vladimir İlyiç Ulyanov (Lenin) ve onun rakibi Aleksandr Kerenski de aynı şehirden çıkmıştır. Bu insanlar Roma ve İngiltere tarihini oralarda okumuşlardır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıKOLAY DİPLOMA POLİTİKASI EĞİTİM KALİTESİNİ DÜŞÜRDÜ
Bizim de vilayet merkezlerimiz zamanında kasaba kadar izole yerler de esaslı insanlar yetiştirmiştir. Ancak 18. yüzyılın Türk kasabası, artık eski kasaba değildir. Zanaatlar ölmüş, 18. yüzyıl başındaki Karaman ile 19. yüzyıldaki Karaman aynı değildir. Aksaray da aynı Aksaray olmadı, hatta Diyarbakır bile eski Diyarbakır gibi kalmadı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye ekonomik bakımdan geliştikçe, öğrenme ve çalışma merakı garip bir şekilde azalmıştır. Demokrasi döneminde okulların "Bir mühür bir müdür" anlayışı ve partilerin kolay diploma dağıtma politikasıyla eğitim kalitesi düşmüştür. Bugün sosyal medyada gördüğümüz saçmalıkların temelinde bu vakıa yatar.
Mustafa Kemal Bey, Çanakkale Muharebeleri'nde henüz general değildi. Mevki komutanı Osmanlı Mareşali sıfatıyla Enver Paşa tarafından oraya getirilen Liman von Sanders'ti. Ancak Liman Paşa, birçok müşavir Alman generali gibi kibirli ve "dediğim dedik" bir subay değildi. Emri altında sadece Mustafa Kemal Bey değil, Kâzım (Karabekir) Bey ve 57. Alay'ın şehit komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey gibi çok sayıda deha vardı. Bunlar, Birinci Dünya Savaşı'ndaki genç ordular arasında nadir görülebilecek portrelerdir. Özellikle Mustafa Kemal Bey, Liman von Sanders'in verdiği bazı emirleri eleştirmiş, Liman Paşa da aksi kişiliğine rağmen makul bir yaklaşımla bu eleştirileri dikkate alarak emirleri değiştirmiştir. Çanakkale bir zaferdir ve bu zaferin komutanları ile erleri, tarihimizin en muhteşem kahramanlarıdır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıFETÖ'cü takımı ve Almanya'daki BND dalkavuklarının sosyal medyada "Çanakkale'yi 19 bin Alman savundu, zaferi böyle kazandık" gibi utanmazca iddialarını görüyoruz. Bu türden utanmazlıklar maalesef bizim kasaba münevverlerinde de görülüyor. "Atatürk'ü kim bilirdi" diyorlar. Bilen biliyordu. Zaten Çanakkale'de söylediğim gibi her savunucu, tarihimizin yüce abideleridir.
Mustafa Kemal Bey Gelibolu'dan sonra mirliva (tuğgeneral) yapıldı. Savaş Nişanı kazandı ve Edirne'ye tayin edildi. Oradan da Diyarbakır Kolordusu'na geçti. Burada Bitlis ve Muş'un istirdadı gibi büyük bir zafer kazandı. Ancak geri aldığı bu yerlerden Muş kısa süre sonra tekrar Rusya'nın eline geçti. Filistin'e ilk tayini de 1917 ortalarında Yıldırım Ordular Grubu kurulduğunda oldu. Bazı cahil kişilerin yazdığı gibi Gazze'den kaçıp kuzeye gitmiş değildir. Filistin'e ikinci tayini 1918 Ağustos'unda olmuştur. Suriye Cephesi'ne başkomutan olarak tayin edilen Liman Paşa'nın yönetiminde 7.Ordu'ya komuta etmiştir. Birinci Dünya Savaşı'ndaki yenilgimiz, esasen Avusturya'nın işe yaramaz derecede kötü kurulan Rusya'daki mevzilerini tutamaması, Bulgaristan'ın aniden mütareke istemesi (çünkü onlar da tükenmiştir) ve Almanya'nın da nihayet bizim hemen ardımızdan mütareke talebinde bulunmasıyla sona ermiştir. Bulgaristan'ın çekilmesinden sonra İtilaf Devletleri'nin bölgedeki komutanı olan Fransız Mareşal Louis Franchet d'Esperey'in yolu açılmıştır. Bu durumda yapılacak bir şey kalmamıştır. Dolayısıyla, Nablus'taki kısmî direnişe rağmen, Mustafa Kemal Paşa'nın da elinde fazla bir imkân yoktu ve mütareke geldi.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıKASABA MÜNEVVERLERİNİ DİNLEMEYİN
Burada bahsedilecek tek şey, Mustafa Kemal Paşa'nın ricat (geri çekilme) denen olayı, elinden geldiğince düzgün ve tertipli bir şekilde yapmış olmasıdır. 20. yüzyılın büyük Türk mareşali ve etrafındaki isimler hakkında sürekli olarak dil uzatmak, bu kasaba münevverlerinin işi olan bir küstahlık ve hamakattir. Bunları dinlemeyiniz. Her fırsatta önlerine mikrofon uzatılınca her konuda ahkâm keserler. Ayasofya meselesinde her biri Bizans tarihi uzmanı kesilir, cumhuriyet tarihine gelince zaten doğuştan uzman olduklarını iddia ederler.
29 Ekim haftasındayız, 10 Kasım'a yaklaşıyoruz. Geçtiğimiz yıl, Atatürk inkılaplarının devam ettiği yılların 100. sene-i devriyesiydi. Türkiye'nin bugünkü sorunları karşısında, bazı kişilerin yaptığı çıkarımlar, ortalığın ne halde olduğunu gösteriyor ama burada bu konuyu tartışacak değiliz.