Daha birkaç sene evvel British Museum'u kendi çalışanları soymuştu. Şimdi de Fransa'da büyük bir soygun. Bağdat Müzesi'nin yağmalanışını hatırlayın. Avustralya'nın görgüsüzleri Kahire Müzesi'ni tavandan deldirip eser çaldılar. Parthenon'dan kaçırılan kabartma ve heykeller, British Museum'un en ilginç bölümünü oluşturuyor. Eserimize ve tabiatımıza sahip çıkalım. Hepsi bundan ibarettir. Turizmle kültürü ayırmanın zamanı gelmiştir.
"Türkler ve doğulular eski eserlerini koruyamazlar. Onlar ancak bizim ebedî abidelerimizde korunur." Fransız İhtilali'nden beri müzeler halka açık. Yalnız hiç fazla övünmesinler; asıl halka açık müze uygulamasını ilk gerçekleştiren Roma'da II. Pius'tur.
Louvre Müzesi
Eserleri korumayı bilmedikleri açık. Daha birkaç sene evvel British Museum'u kendi çalışanları soymuştu. Şimdi de Fransa'da büyük bir soygun... İmparatorlarının namusunu koruyamadılar. Adamın tacı, tahtı, hatta iç çamaşırları(!) da gitmiştir. Bunlar onarmak bahanesiyle, II. Selim'in türbesindeki çinileri soyan adamlardır. Tabii Osman Hamdi Bey'in de bu işte biraz günahı vardır.
Kahire Müzesi
Haberin DevamıESERLER ASIL YERİNDE GÜZELDİR
Bağdat Müzesi'nin yağmalanışını hatırlayın. İşgalci Amerikan hödükleri, Eski Şark'ı kazdıklarını iddia ederek ülkeyi yağmaladılar. Bu arada tabii insanların Mezopotamya'daki zenginliğini de yağmaladılar. İş azdı; Avustralya'nın görgüsüzleri Kahire Müzesi'ni tavandan deldirip eser çaldılar. "Allah'tan bu kadarı fazla." dendi. Çobanlara da firavunlar müzesini kaptırmaya insanlığın niyeti yoktu. Parthenon'dan kaçırılan kabartma ve heykeller, British Museum'un en ilginç bölümünü oluşturuyor. Topkapı Sarayı Müzesi müdürüyken Atina'da Parthenon Müzesi'ni ziyaret ettiğimde "Böyle bir müze varken, British Museum'un eserleri tutması yanlış ve usulsüz" dedim. Haklıydım, her şey yerinde güzeldir; Pergamon Altarı Bergama'nın üstünde, Mısır piramitlerinden çalınanlar Mısır'ın ortasında, Elgin Mermeri denen Parthenon kalıntıları da Yunanistan'daki asıl yerinde güzeldir.
Kahire Müzesi
Bağdat Müzesi
TURİZMLE KÜLTÜRÜ BİRBİRİNDEN AYIRALIM
Bir müddettir Türkiye eserlerinin peşine düştü. Eserlerinin peşine düşersin ama Parthenon gibi bir müze yapmayı düşünmezsin. Bu dünyada öyle adamlar bilirim ki Boğazköy'den dolandırıcılık mukavelesiyle alınan sfenksleri Almanlar iade etmek istemeyince "Ama onlar iyi koruyor." demiştir. Bir yavan laf daha vardır: "Biz de başkalarının eserlerini aldık." (Bunu söyleyenler imparatorluk coğrafyasını kastediyorlar.)
Haberin DevamıBuna rağmen UNESCO'nun iade anlaşmasına girmedik. Bu anlaşmaya giren Demokratik Alman Cumhuriyeti her şeyi geri verdi. Doğu Alman'ın namusu Batılılarda yok. Batı Almanya'nın eski eserlerini ne kadar koruyacağını İkinci Dünya Savaşı'nda bilhassa gördük.
Eserimize ve tabiatımıza sahip çıkalım. Hepsi bundan ibarettir. Turizmle kültürü ayırmanın zamanı gelmiştir. Bir zihniyet öbürüne fevkalade zararlı oluyor.
Paris'teki Louvre Müzesi'nden çalınan kraliyet mücevherleri.
GÜZEL İNSANLARINZAMANI
1960'larda sanat tarihine yeni insanlar girdiler. Bunlardan birisi Gönül Öney'di. Sevgi Soysal ve Duygu Aykal'ın kız kardeşidir. Öbürü ise daha sessiz, daha efendi bir asistandı: İnci San. Bu iki kadının özelliği, Türk bürokrasisinin seçkin insanlarının seçkin Alman kızlarıyla evlenmesinin bir ürünü olmalarıydı. Doğrusu, anneleri bu memlekete çok intibak etmiş, bizden olmuştur.
Haberin DevamıMÜTEVAZI BİR BİLGİNDİ
Her ikisi de Ankara'da Kız Lisesi'nde okumuşlardı. Lisanları mükemmeldir. Ani kazılarına o zaman girmek mümkün değildi; daha doğrusu ortada kazı yoktu. Gönül Öney girdi. Alman Dostluk Cemiyeti'nde bir konferans verdi. Hâlâ aklımdadır, kelime kelime not etmişim. Nüktedan bir kızdı;

29