Bu muamele kabul edilemez

Avrupa dünyası askerlik ve iktisadi müdahaleden çok teatraliteyi seviyor. Carnegie Hall ve Viyana Filarmoni Orkestrası ünlü şef Valery Gergiev ile piyanist Denis Matsuev'in konserlerini iptal etmiş, hatta Gergiev'in Berlin'deki işine son verilmiş. Hayatını sanata adayan insanların sırf kimlikleri ve pasaportları dolayısıyla hem de bu meşhur sanatçıları seven birçok dinleyici olduğu halde bu muameleye tabi tutulmaları nasıl kabul edilebilir.Basınımızda ve görsel medyada Ukrayna olayı neredeyse 24 saati kapsayacak kadar ele alınıyor ve doğrusu ilgi de gösteriliyor. Bu ilgiyi yerinde buluyorum çünkü sınırdayız. Sözü geçen memlekette Türk pasaportuyla gelip yerleşenlerin kurdukları aileler var, kültürel azınlık statüsü tespit edilen tarihi bağlarla bize ait topluluklar var; Kırım Cumhuriyeti'nde olduğu gibi. Bu statüyü Süleyman Demirel dönemi dış politikasına borçluyuz.Batı'nın taraftarları var ve Batı'nın takip ettiği politikaların en azından Ukrayna'daki kadar tutarsızlıklarla dolu olduğu bizim ülkemiz var. İşin ucu kaçırılıyor. Bazı portreler var ki dış politika yorumlarını yine İngilizce raporlardan okumaya devam ediyorlar ve etkileniyorlar. Bunların bazıları sık sık konuşuyor ve ülkenin adını dahi yanlış telaffuz ediyor (Ukranya gibi). Öte yandan da özellikle Avrupa ülkelerinde çelişik durumlar söz konusu. NATO'ya almayı vadettikleri Ukrayna için bugüne kadar ciddi bir girişimde bulunulmamış ama Rusya Federasyonu ve Putinizm politikası yerli yersiz çıkışlarla kışkırtılmış. NATO taraftarlığı ve üyelik sorunu İsveç ve Finlandiya'ya kadar sıçradı. Beş milyonluk Finlandiya'nın stratejik yönden çok açık ve tehlikeli bölgede olduğu belli.TAT KAÇIRAN VAHİM HATALARAvrupa dünyası askerlik ve iktisadi müdahaleden çok teatraliteyi seviyor. Hele son bir olay var ki gözden kaçsa bile bence vahim. Berlin Filarmoni Orkestrası Şefi Kirill Petrenko, Putin'in saldırısı dolayısıyla bir protesto bildirisi yayınladı. Berlin Filarmoni Orkestrası'nın bu haftaki yayını Gustav Mahler'in Second Symphony konseri, bu saldırının mağdurlarına adanmış. Söylenecek bir şey yok. Ama işin tadının kaçırıldığı nokta şu; Carnegie Hall ve Viyana Filarmoni Orkestrası ünlü şef Valery Gergiev ile piyanist Denis Matsuev'in konserlerini iptal etmiş, hatta Gergiev'in Berlin'deki işine son verilmiş. Böyle bir densizliği kim kabul edebilir. Hayatını sanata adayan insanların sırf kimlikleri ve pasaportları dolayısıyla hem de bu meşhur sanatçıları seven birçok dinleyicileri olduğu halde bu muameleye tabi tutulmaları nasıl kabul edilebilir. Milano'da Bicocca Üniversitesi ünlü Rus edebiyatı uzmanı İtalyan Paolo Nori'nin "Dostoyevski" dersini kaldırmış. Tepkiler üzerine bu işten vazgeçmişler.AKILSIZ, İSTİSMARCI DOSTLAR...Mültecileri "Bunlar sarışın mavi gözlü, Suriyeliler gibi değil, arabaları da var bizim gibi..." diye niteleyen bayağı muhabirler ve ucuz protestoya başvuranlar var. Soralım; acaba bilgisayar yazılımcısı Rusları da atacaklar mı Ukrayna'yı severiz; Allah Ukrayna'yı düşmanlarından çok akılsız, istismarcı dostlarından korusun. Savaş nükleer tesislerin bombalanmasına kadar uzadı. Biden'ın iktisadi tedbirleri gülünç. Ayrıca AB liderleri burunlarının dibindeki savaşa karşı ciddi politik uzlaşma yaklaşımları içinde değil; sadece BM toplantılarında teatral gösteriş yapıyorlar. Askeri bir önlem alma durumu ve güçleri yok. Yeni gelişmeler, yeni beklenmeyen sonuçlar getiriyor. Karadeniz kıyılarının durumu eskiye dönüşü gösteriyor. Ama Rusya'nın eski Soğuk Savaş düzeninden vazgeçmesi ihtimali var mı yok mu, bu kararı yakında anlaşılacak.Gelişmeler öyle gösteriyor ki Karadeniz'in kuzeyi belki Ukrayna'ya küçük bir sahil alanı bırakmanın dışında Rusya'nın kontrolünde olacak. O takdirde Güney Karadeniz kıyıları Türkiye'nin elindedir. Tabii Romanya-Bulgaristan ve Şark tarafında da Gürcistan Cumhuriyeti bu durumda yoğun bir biçimde ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin ilgisine maruz kalacak. NATO kendisini buralarda fiilen hissettirme gayretinde olur. Bu durumda Rusya'nın Karadeniz'i korumak için tek çaresi Türkiye'nin buradaki hâkimiyetini iyi değerlendirmek ve işbirliğine gitmek olacaktır, bu kaçınılmaz. Karadeniz'e başka bir kuvvetin resmen ve fiilen donanması ve üsleriyle girmesi kabul edilemez. Türkiye Deniz Kuvvetleri'ni geliştirmeye muvaffak olmuştur, daha da geliştirmesi gerekir. Etkisini azaltmak için iç komplolara maruz kaldığı ve bunların da dışarıdan etkilendiği çok açıktır. Batılı müttefiklerimiz doğu Akdeniz'de kuvvetli bir Türk donanması istemiyorlar. Bunun tarihi nedenleri var; iktisadi, stratejik görüşleri bunu icap ettiriyor. Şu kadarını söylemek lazım, Karedeniz kıyılarında bilhassa son göçlerden sonra yoğun nüfusu olan başka memleket görmek mümkün değil.ÇOK DİKKATLİ OLMALIYIZBir yanda Çukurova, öbür tarafta Antalya ve batısındaki nüfus yığılması, Ege Denizi'ndeki büyük şehirler ve nihayet Marmara megapolitan bölgesinde komşu Yunanistan'ın kıta sahanlığı üzerindeki gülünç, rahatsız edici harekelerine müsaade edilemez. Bu bir hegemonya meselesi değil, bir yaşam ve nefes alma meselesidir. Aynı şekilde Akdeniz kıyılarında da durumumuz aynıdır. Unutmayın, Rusya tarihinde ilk defa olarak Akdeniz kıyılarında üs kurmuştur. Bunların sayılarını artırması da mümkündür. Bu durumda yeni gelişmeler dolayısıyla da Batılılar karşısında azami dikkat sarf etmemiz ve hiç kaçınılmaz bir şekilde Rusya Federasyonu ile de kuvvet dengesine dikkat etmemiz gerekiyor.ZEYTİNLİKLERİMİZResmî Gazete'nin 1 Mart 2022 tarihli salı günkü nüshasında bir yönetmelik çıktı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın maden yönetmeliğinde değişiklik yapılmasını öngörüyor; 21 Eylül 2017 tarihli Maden Yönetmeliği'nin 115. maddesine bir ek yapıyor. Amma ne ek! Bu maddenin gözetimi bakan tarafından yürütülür. Ege Bölgesi'nin verimli zeytinlik alanlarında maden işletmesinin yeni madenlerinin gereği zeytinlikler kesilebilirmiş, sonradan telafi edilirmiş.Yapılan inşaatların sokakta yarattığı tahribatın bile onarılmadığı bir memlekette buna kim inanır Kestiğiniz ağaçların kaç yılda yetiştiğini biliyor musunuz Bunu gözetleyecek ve