Ali Emîrî Efendi

Ali Emîrî Efendi, Osmanlı kayıtlarında muhtelif yazı, hat türlerini, kayıt tekniklerini kavrayan bizdeki ilk paleografya ve diplomatika uzmanı sayılır. Bıkmadan usanmadan gittiği yerleri tetkik etti. Sağda soldaki yazmaları topladı ve bunların önemli kısmını çürümekten kurtardı. Ali Emîrî 20. yüzyılın ilk yıllarında dirilen tarihçiliğin başında gelenlerdendir. Ocak 1924'te, bundan tam 100 yıl evvel vefat etti. Asırları son asırla bağlayan bu büyük adamın hatırası önünde ihtiramla eğiliriz.

100yıl önce Fatih Camii'nin haziresinde bir köşe ayrıldı. Bu köşe Ali Emîrî Efendi'nin defnedildiği yerdi; etrafında o zamanki cumhurbaşkanlığı danışmanı ve diğer zevatın yerinde müdahalesiyle Halil İnalcık Hoca'nın Karacaahmet'e gömülmesinden vazgeçildi, oraya defnedildi. Bir zaman sonra Bizans-Osmanlı sanat tarihini ünlülerinden Semavi Eyice Hoca, Kemal Karpat, Mehmet Genç de buraya defnedildiler.

OSMANLI COĞRAFYASINIEN ÇOK BİLENLERDENDİ

Tarihçiler köşesinin ilk hamuşu Ali Emîrî Efendi kimdir 1857'de Diyarbakır eşrafından Seyyid Mehmed Şerif Efendi'nin oğlu olarak dünyaya geldi. Tanınmış bir ulema ve şuera (âlimler ve şairler) ailesidir. İlk tahsilini Diyarbakır'da yapmış, Arapça yanında Farsçayı da çok iyi öğrenmiş, ardından o vakit mümkün olduğu üzere çok genç yaşta Maliye Nezareti'nin taşra teşkilatına girmiş kısa zamanda Mardin'de tahrirat müdürlüğüne kadar çıkmış. Bir yandan da Arapça ve Farsça alanında derslerine devam etmiştir.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

1875 yılında telgrafçılık öğrendiği söyleniyor. Sîs (Kozan), Adana Âşâr Nezareti, sonra Rumeli'de Leskovik, Anadolu'da Kırşehir, Afrika'da son eyalet Trablusşam sancağında maliye muhasebeciliklerinde, Elazığ ve Erzurum defterdarlıklarında, Yanya ve İşkodra maliye müfettişliklerinde, Halep'te defterdarlık ve Yemen'de aynı hizmette bulunmuş.

Memur kısmı Osmanlı coğrafyasını bilirdi. Ali Emîrî en çok bilenlerdendi. Bıkmadan usanmadan gittiği yerleri tetkik etti. Sağda soldaki yazmaları topladı ve bunların önemli kısmını çürümekten kurtardı. Kendi akranlarından sayılmasa da daha sonraki kuşaktan Köprülüzâde Fuad gibi o da bu tükenmez ve ihmal edilen hazinelere çok erkenden el atmıştır.

SAHAFTANÇIKAN HAZİNE

Bir gün İstanbul'da sahaflarda rastladığı ve kendisine sahafların alışılmış nezaketini pek göstermeyip derhâl peşin parayla pahalıya satılan Dîvânü lugâti't-Türk nüshası o sırada eline geçti. Sahaf peşin para isteği için kapıda oturmuş ve gelen geçen arkadaşlarından borç alarak ödemeyi yapmıştır. Sonra da bu borcu ödemek için zeytin ekmekle evine kapanmış. Bulduğu hazine Türk dilinin bilinen en eski lugatıdır. Mahmud-u Kaşgari'nin (müellif nüshası denen aslı kayıptır) en esaslı kopyasıdır. İkinci Meşrutiyet'in Türkçülük havası içerisinde Talat Paşa bu eseri bastırttı, bugün kütüphanelerimizde. Kullananların sayısı artmaya başladı. 10. yüzyıl Türkleriyle 20. yüzyıl Türklerini bir araya getiren nadir köprülerden bir filolojik anıttır.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Ali Emîrî Efendi, biyografyalar ve şiirlerle ilgili Rumeli ve Anadolu Türkiye'sinin ünlülerini bir araya getiren antolojilerinin 30 kadarını yayımlamıştır. (Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid, Diyarbakır şairlerinin bir antolojisidir.) Yayımlamayıp kaybolanları da vardır. Fatih'teki Feyzullah Efendi Medresesi'nin yanına Millet Kütüphanesi kurdu. Erkenden emekliye ayrıldığı hâlde birçok ilmi komisyonlarda çalışmıştı. Son görevi de kendi kütüphanesinde fahri müdürlüktür.

Fuad Köprülü'nün, Köprülülerden değil de Kıblelizâdelerden geldiğini pek de haklı ve yerinde olmasa da iddia etti. İkisi arasındaki münaferet buna dayanır. Tarih Kurumu'nda Köprülü'den pek hoşlanmayan Franz Babinger'in eseri ve bu nakli tercümeye aldığı için Çoşkun Üçok'un da Babinger tercümesine geç basılmıştı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Ali Emîrî 20. yüzyılın ilk yıllarında dirilen tarihçiliğin ve metinlere dayanan pozitivist tarihçiliğin dolayısıyla metinlere dayanan tetkikatın başında gelenlerdendir. Halil İnalcık, Ali Emîrî Efendi ve Semavi Eyice'nin mezarının bir arada bulunması bu neslin nadir rastlanan kadirşinas örneklerinden bir düzenlemedir.

Ocak 1924'te bundan tam 100 yıl evvel vefat etti. Cenazesini Fatih Camii'ne taşıyan kalabalık Millet Kütüphanesi'nin önünde aniden durakladı. Tabut eller üstünde havaya kaldırıldı ve birkaç dakikalık bir tazim duruşu sergilendi.